Olduğun beden neyse osun (Yin/ Yang)- Uygurlar..

Bir de habire eril dişil diyenler var, bunu ancak bütünü bölersen diyebilirsin, hatta hücrelere, atomlara kadar inersin. Gerek var mı buna? Ne bedenle geldiysen dünyaya sen osun, kadın bedenindeysen kadın, erkek bedenindeysen erkeksin. İçinde olduğun, gördüğün bedene inanmıyor musun, ispat şahit mi lazım sana? Neysen osun, ne hissediyorsan osun.

İnsanı hücrelerine kadar didiklersen neler neler çıkar, tabi ki 46 kromozomun yarısı anneden yarısı babadan, sende ikisi de var, bundan şüphe mi duyuyorsun? Bilim bu, ispatlanan. Ve tabi nasıl fizik beden biraz anne, biraz babadan ise, ruhsal yönünde biraz anne biraz baba soyundan ve hepsinin ötesinde ruhun kendisi zaten bilemediğimiz alemlerden.

Ruh var mı, ispatı var mı? Ruhun ispatı vicdan, merhamet, şefkat vs vs, bunlar başlıcaları. Tabi ki o var. Ve ruhunu satanlar da var, vicdanını duymayan, zalim olanlar.

Bütüne bakın, didiklemeyin, didiklenecek şeyler var ama o kişisel olarak kendimizle, kendi yolumuzu temizlemekle ilgili, kendini bilmek ve hatta bildiğini bilmek ve hatta bildiğini de unutmak.

Derinlere inersen ve ayrıştırırsan beden içinde ne tuhaflıklar var, mesela Uygur tıbbı der ki; bedende enerji hatları var, onlar bedeni bir şekil halinde tutuyor, gösteriyor. O enerji hatlarına meridyen diyorlar.

Ve dahası da var, eğer ayrıştırmaya devam edersen bedende ayrı ayrı organlar var, onlara Uygur tıbbında yin ve yang organlar diyorlar. Yin yani dişi organ, yang yani eril organ. Mesela bedenin koca fabrikası karaciğer YİN organ, yani dişi, ufacık safra kesesi YANG, yani eril organ vs. Uygurlar içi dolu organa yin, içi boş organa yang diyorlar.

Daha da derine inersen, hücreler, hücreler arası, hücrenin organalleri vs vs. Ve daha da inersen atomlar, nötron, proton vs, yani derin bir alem bu. Eğer tefekkür edersen dalarsın bu aleme ve kim bilir ne inciler bulursun.

Ve fakat her şeyden önce insansın, şekillenmiş insan, cinsiyetin bunun bir detayı, parçası, neysen onun kıymetini bilip sefasını sürmek için var, tecrübenin bir parçası, çok da önemli değil yani, tadını çıkar yeter, gerisi boş işler. Önce insan ol, o yeter.

Cinsiyetle ilgili enerjiyi artırmaktan bahsedenler, yani libidoyu, o sadece insanın yaşam isteğini artırmakla ilgili bir şey. Libido yaşam enerjisi, insanın hayata tutunma isteği, gücü, yaşamın kıymetini bilip, tadını alması ile ilgili. Tabi bu bazen biraz azalır, bazen artar, sadece çok düşürmemek önemli, yaşamak için bu gerekli.

Netice var olduğun bedende hissettiğin cinsiyettesin, bunu çok sorgulama. Beden yaşamak, deneyimler kazanmak için var, onu hiçe sayanlar gibi, kıymetini bilip yaşayanlar da var. En iyisi kıymet bilenlerden olmak, bedenin zihinsel ruhsal tecrübenin aracısı olduğunu bilmek ve o emenete sahip çıkmak.

IMG-20181231-WA0014

İz..

Beden ne yaşarsa yaşasın onda iz kalmaz. Şekil değişikliği olabilir ama olanın izi kalmaz.

İz; zihinde, düşüncede, hislerde kalır. Oysa bedende deneyim bitmiştir.

Bu durumda; ha bire hatırlanan, zihindeki hislerdir.

Yani bedenin tamamında yaşananların hissi kalır. Ona ‘hücre hafızası’ derler.

Bu durumda; bedende iz kalmazsa, hücre hafızasında anı nasıl hatırlanır, bu nasıl olur?

Düşünce ve hisler, her yerde olduğu gibi bedenin de içindedir, o yüzden hatırlanır.

Bu durumda beden, zihnin içindedir.

Ve netice; zihin her yerdedir. 🙂

20181007_141624

Mide..

Mide içi boş organdır, Uygur tıbbında yang organdır, erildir. Fiziksel olarak dışarıdan gıdaları alır, sindirimin ağızdan sonraki en önemli yeridir. Gıdaların bedenin ihtiyacı olan yapıtaşlarına dönüşmesi burada başlar. Mide sağlıklıysa gıdalar rahatça sindirilir, dönüşür.

Enerji tıbbında ise, mide; duyguların, yaşanan olayların sindirilme yeridir.

Sindirilme nedir? Alınana direnç göstermeden, olanın uygun olduğunu bilerek, onu dönüştürmek, bilgisini almak, sonra gerekiyorsa o bilgiyi uygun hücrelere iletmek, gereksizse onu sindirimin sonunda atmak.

Yani her gıda bir bilgidir, beden onu alır, kendine uygunsa dahil eder, değilse atar. Bu kadar basittir.

Aynısı enerji bedeni içinde geçerlidir. Bir olay bilgidir, bir duygu oluşturur ve bunun bilgisini aldığımızda sindirip geçmemiz gerekir. Basitçe, ya duyguyu sevinçle alırız ya da atarız.

Bunu yapamadığımızda, duygular enerji bedeninde sıkışır, kıvrandırır, acıtır ve bedende aynı şekilde kıvranır, mide rahatsızlanır.

Oysa olan nedir? Bir gıda veya olay geldi, değerlendirip bilgisini alıp, sindirmeliyiz, hepsi bu.

Midede sorun yaşanıyorsa, hangi gıdanın size yaramadığını düşündüğünüz kadar, hangi olay, kişi size yaramadı, bunu da düşünüp, çözümü ona göre yapmak uygundur. Acıyı, baharatı kestiğimiz kadar, acı veren kişileri de silmek tedaviye destek olur. 🙂

girl-on-swing

alışkanlıklar

İnsan beyni ne tuhaf, insanı sürekli bildiği ve alıştığı şekilde yaşatmak ister. Oysa daha iyi şeyler olabilir ama beyin alıştığının dışına çıkmaya izin vermez. İşte tam burada devreye İRADE girer. İrade kullanılmak içindir, bunu denemeliyiz, istediğimiz her değişiklik, hayatımızı daha iyi hale getireceğine inandığımız her şey için irade kullanmayı öğrenmeliyiz.

İrade kullanmak için o anda olanın zıt yönünde enerjimizi kullanmamız gerekir. Sağa gidiyorsak, sola dönmek gibi, atalet içindeysek harekete geçmek gibi, yani hep yapılanın tersini yapmayı bedene, beyin aracılığıyla öğretmek. Bu ilk başlarda zordur çünkü alışılanın tersini yapıyorsunuz. Zordur ama öğrenilebilir. Sürekli denemek ve beyne bilmediği diğer yolağı öğretip, o yolağı güçlendirecek kadar ısrarla denemek gerekir. Beyin bu ısrar karşısında o yolu kalınlaştırır ve kullanılacak hale getirir, yeter ki pes etmeyelim.

Her davranış ve duygu şeklimiz, beynimizin yıllardır öğrendiği alışkanlıklardan başka bir şey değildir ve aslında bizim bir parçamız hiç değildir, hepsi değişebilir, yeter ki o iradeyi kullanmaya başlayalım.

Hiç kimse mızmız huysuz mutsuz olmak zorunda değil, hepsi İRADE ile değiştirilebilir, yani gerçekten isteyen ve sürekli deneyen, bir gün gelir ki davranış ve duygu değişikliğini yapar. Yeter ki bunun için emek ve enerji harcamayı göze alalım.

kendine iyi bak

Beden üzerine aldığı fiziksel yükü bir şekilde taşır, çok ağrı duyarsa bırakır. Oysa ruh naiftir, o hep kendini zorlar sorgular, adil olmak ister. Beden ve onun aklı adil olmayabilir ki genelde değildir. Oysa ruh adil olmak için fazladan acı çeker, üzülür, büyütür. Kendini sorgulayacak olan odur çünkü. Bir ağacın kökleri gibi düşünün. Ruh köktür ağaç beden, kök sağlam olursa ağaç her mevsim sağlam olur.

Netice hem bedeninize hem ruhunuza iyi davranın, yani kendinize iyi bakın.
tree-of-life-catherine-barry-hayes.jpg

içeri-dışarı

Bedenin içinde koca bir dünya var iken, dikkatim neden dışarıda? Oysa var hepsi içeride. Yani dışarıda yaşadım sanılan aynen içeride. Bunu düşününce, içeri müdahale etmek daha kolay ve zevkli. Hem yabancınız mı canım, beden sizin ev değil mi? 🙂 Orayı hisset, orayı düzenle, orayı hoş tut, bakalım neticesi ne?

images (10).jpg

beden

Şu hayatta bedenin uyarılarını dinlememek, onu yok saymak olacak iş değil ve oluyor ne yazık ki.. Oysa beden bu dünyanın aracı, o olmadan hiçbir şey olmuyor bu dünyada.. Kıymetini bilelim, bilmeyenleri dövelim.

Gerçi biz dövmeyelim, nasılsa bedenler döver..

beden ve ruh

Bedenler vakti saati geldiği zaman bu dünyanın malzemesine karışacak kabul, çünkü ondan geldi ve ona gidecek. Ve o an gelene kadar her bir hücresi sevilmeyi hak ediyor.
Öyle bir sistem yapılmış ki bazı hücresi erken gidiyor dünyanın malzemesine, gidenin yerine yeni hücre geliyor, döngü biz farketmeden devam ediyor. Gel de sevme bu düzeni.. Hepimizin şekli şemali farklı, kabul ve bu şekillerin olabileceği en iyi formunu sağlamak bizim görevimiz, çünkü o emanet bize.. Beden, Ruhumuzun bize emaneti, bizim diğer yarımız. Yani, bir emanete nasıl özen göstermek gerekirse, öyle özenelim ve sevelim bedeni.
Ve şunu unutmayalım her şey dengede güzel.. Beden ve ruh dengede, o zaman yaşam daha kolay neşeli ve güzel.. Hem ruhumuza hem bedenimize aynı sevgi ve özeni verirsek zaten ol’an hep güzel.

bedenimi sevmek

Bu sene bedenim çok güzelleşti. Çünkü onu sevmeyi öğrendim..kırk yıldır yapmadığım şey. Bedenim önce inanmadı sevgime, sonra onu severken gösterdiğim sabıra cevap verdi..güvendi. Bende severken ona güvendim..
Vee hiç bir şey istemedim, talep etmedim ondan..
Bu arada sevginin, sevdiğine güven ve bir şey talep etmemek olduğunu öğrendim ondan..bunu bilmiyordum oysa..
Ruhum kıskanıyor bu aralar, bedenime gösterdiğim sevgiyi. Çünkü ben yıllarca hep ruhumla ilgilendim, onu seyrettim, güzelleşsin istedim. Bu yüzden ruhum anlamadı önce ve bana kızdı. Oysa, ben bedenimi sevince, o da yıllardır istediği hale, nihayet geldi..Vee çok güzelleşti..Şimdi çok Neşeli..
Bu sene anladım ki..ikisi bir arada güzelleşince ben İyiyim..bilmiyordum öğrendim..
Neticede bu sebeple, hallerden İyilik var..bende bu sene..