His..

Hani bir yaz akşamı dalgın yürürken, karşı kaldırımdan gelen müzik sesiyle birden durup, kendine gelirsin ya, işte öyle. O ses kim bilir neler hatırlatır insana? Bazısına eski aşkını, bazısına ailesiyle geçen bir yaz akşamını, belki annesini vs ve içimizde tatlı bir ürperti olur sadece, bir titreşim gibi, hüzün gibi ama tatlı, belki hoş bir anının kokusunu. Tatlı anılar ne güzel, kıymeti bilinesi, işte o güzel anıların yeni anlara vesile olması dileğiyle.

İnsan..

Ahh nasıl da her gün dışarıdan hiçbir şey yok gibi görünse de içimizde binlerce şey olmakta. Kargaşa, şüphe, sorular, ne yapacağını bilememe, sevgiler, sevgisizlikler, nefretler, yorgunluk, bıkkınlık ve daha neler neler. Hepsi de insan olma çabamızdan dolayı. Duygular, karmaşalar ve onları yaşanacak düzeye getirme çabaları, her gün içimizde nice savaşlar ve barışlar olmakta. Velhasılı insan olmak zor zenaat, meşakkatli. Her gün kendi üzerinde çalışmak ve kendin dışındakiler için bir şeyler yapmak, bunu yaparken kendini tanımak, insan olmak. Yoksa “ve de öyle oldu- oldu- oldu” demekle ya da “şu dediğime evet de olsun-evet-evet-evet” diyerek insan olunmuyor. Yani ucuz ve kolay yolu yok, her güzel şey gibi güzel insan olmak da emekle, bazen acı, bazen sevinçle ve bir ömür bu çabayla, son ana kadar bilinmez çünkü..

Doğru sorular..

Son yıllarda new age akımların ürettiği birkaç cümle var ara ara kulağıma çalınan, üzerinde durmuyorum ama bir şekilde içimi rahatsız ediyordu. Bugün onlar üzerine düşündüm. Biri “Bundan daha iyi nasıl olur?” diğeri “Başka neler mümkün?” İlk bakışta ufuk açıcı, eğlenceli, merak uyandıran iki cümle gibi ama gerçekten öyle mi?

Başlayalım düşünmeye: “Bundan daha iyi nasıl olur, başka neler mümkün?” Yani bir durumun, bir halin içindesiniz, belki iyi belki kötü hissettiren, eğer iyi ise o halin devamını istediğiniz için -daha iyisini- soruyorsunuz, yani bu iyi ama daha iyisi ne? Ya da durum sıkıntılı ve -daha iyisi ne, başka neler mümkün? Diye soruyorsunuz. Sizin kulağınıza da tuhaf gelmiyor mu?

Yine düşünelim, durum iyi ise, size iyi bir şey verilmiş, onun tadını çıkarıp, o hali hissedip, deneyimlerken, keşfetmek, tadına bakmak varken, siz o halin içinde -bu iyi ama evren bana daha iyisini gönder, göster, ver diyorsunuz. Tuhaf bir halle söylenmiş bir cümle, zamanın insanının tuhaf halleri. Yani sende bir şey var, onun tadını alıp, evrene, tanrıya, yani neye inanıyorsanız, memnuniyetinizi gösterip, keyfini çıkarmak varken, -daha iyisi ne? Diye sormak, işte bu zamane insanının tatminsiz, hep bir sonrakine koşmak isteyip yaşadığı anı kaçırmasını teşvik eden cümleler. Bu akımlar ha bire -An içinde olmak, anda olmaktan bahseder ama o hal yoktur üzerlerinde, hani aldığı kıyafetten memnun olmayıp, dolap dolup taştığı halde, kıyafetim yok diyenlerin ruh hali gibi ya da bu adamla- kadınla birlikteyim ama daha iyisi ne diye etrafta göz gezdirenler gibi, tuhaf hal işte, tatminsiz ruh hali.

Haa bir de bu cümlelerin o an göremediğimiz sonsuz olasılıkları fark etmek için kullanıldığını düşünsek diyelim ama bunun yolu da bu değil. İyi bir durumdaysak bunun değerini bilirsek gerekirse daha iyisi gelir, eğer durum istemediğimiz bir şeyse, yine düşünmemiz gerekir, şu an nasıl bir durumdayım, neyim, kimim, neden böyleyim, neden bunları yaşıyorum? Yani düşünmek gerekir, almamız gereken bir ders varsa, durumun hikmeti neyse onu görmeye odaklanmak ve tekrar daha iyi hale gelmek için bilinçli, iradi çaba göstermek, yani emek vermek, gayret etmek gerekir. Yaşanılan durumun hikmet halini görmeden- çünkü mutlaka vardır bir hikmeti- daha iyisini ver, başka neler mümkün- demek, size de tuhaf gelmiyor mu?

Ufuk açmak için gibi görünen ama modern çağın yalanlarından iki cümle. Biliyorum çok kullananı var, herkesin kendi tercihi, bu kolaylık, emeksizlik. Oysa sana akıl, fikir verilmiş, işin içinden çıkmak için emek ver, gerisini hayat, evren, tanrı halleder zaten.

Hesap sorma, bak hikmetine ve geliştir elinden geldiğince kendini, hayatını. Doğru sorular sor, doğru cevaplar gelir ama önemli nokta, soru kendi sorun olsun, orijinal, içinden gelen soru olsun. Yoksa ezberleyip aynı birkaç cümleyi soru diye sorma, yani gerçek özüne, kendine yolculuk etmek niyetindeysen, düşüncem bu; kendi sorularını sor hayata, o zaman özgün cevaplar gelir sana.

Öyle zamanlar..

Adam: Yani her şey yolunda mı?
Kadın: Her şey yolunda olur mu hiç? Eksikler hep var ama canım öyle istediği için her şey yolunda.
Dünyanın halini görüyorsun, saplantılı ruhlar, şekillere takılanlar, merhametsiz vicdansızlar, hayvanları, kadınları, erkekleri aşağılayan, insanı insan olarak görmeyen, can taşıyanı bilmeyen kifayetsizler var her yanda, ruhsuz suretler. Ve yine de her şeye rağmen canım öyle istediği için her şey yolunda.