bedenim evim

Bedenim benim evim. Nasıl ki gece yatarken evimin kapı ve penceresini kapatıyorum, gözlerim beden evimin penceresi onu da kapatıyorum. Ve sabah ilk işim penceremi açmak, yani gözlerim. Sonra tüm dünyaya kendi penceremden bakıyorum. Pencerem temizse, dünyam güzel. Ee dünyam güzel 🙂

Tabi ağzım, bedenimin kapısı, onu hemen açmıyorum 🙂 Azıcık ne yiyeceğimi, ne diyeceğimi bileyim. Her şeyin evime girişine ve her sözün çıkışına izinli değilim. Orası benim evim 🙂

gece geldi

Ve gece geldi, beni kendime getirdi. O kadar sessiz sakin yumuşak ki, tüm varlığımı yün bir şal gibi kapladı. Gecenin sarışında huzur, bir annenin saçlarını okşayışı, sevgilinin sımsıcak sarışı, dostun güzel sözleri var. Ve gece geldi, hoş geldi, gece ruhuma hüzünle dolu bir huzur getirdi.

star-yildiz-gece-moon-ay.jpg

içeri-dışarı

Bedenin içinde koca bir dünya var iken, dikkatim neden dışarıda? Oysa var hepsi içeride. Yani dışarıda yaşadım sanılan aynen içeride. Bunu düşününce, içeri müdahale etmek daha kolay ve zevkli. Hem yabancınız mı canım, beden sizin ev değil mi? 🙂 Orayı hisset, orayı düzenle, orayı hoş tut, bakalım neticesi ne?

images (10).jpg

rüzgar

Dışarıda rüzgar esti, içerimde de esti. İçerim dediğim, dışarı dediğimin bana yakın olan yeriydi. O kadar yakındı ki, onunla BİR olduğumuzu görememişim. Rüzgar her yerimden esti. Esen rüzgar değildi, biz rüzgar olup estik 🙂 Hem içime hem dışıma, rüzgar olup estik 🙂