Yeğenim Alp doğduğunda, Alp 2009’lu aralık sonu, çoğu yaşıtı gibi algısı açık, zeki ve farklı bir çocuktu. Farkı bizim kuşakta pek olmayan özgüven, kendini ifade etme, anlama, empati vs gibi pek çok konuda. Çoğu yaşıtı gibi dokuz aylıkken yürüdü, bir yaşında konuştu, yani insan gelişiminde motor fonksiyonların hızlandığı bir dönemin çocukları oldular. Alp’in konuşmaya başladığı bir yaşından beri kendini çok düzgün, kelimeleri tam yerinde kullanarak ifade etmesinden dolayı onunla her zaman doğal bir şekilde konuştuk çünkü Alp öyle, mesela hiç agucuk mugucuk demedi, bizde demedik.
Gelelim bunu niye anlattım, aslında Alp nezdinde pek çok günümüz çocuğunun farklı konularda gelişkinlikleri hepimizce malum, yıllar önce okuduğum Ursula K. Le Guin’in çok sevdiğim kitap serisi “Yerdeniz Büyücüsü” üçlemesi, Çiğdem Erkal İpek çevirisi, sonradan 4. Kitabı ilave olunca dörtleme oldu. Orada sanırım serinin 3. Kitabı olan Tehanu’da, aklımda kalan şöyle bir bölüm vardı. Tehanu kimsesiz bir çocuk, bebekliğinde istismara uğramış, sonra ateşte yakılarak bırakılmış, bedeni ve yüzünün çoğu yanık izleri ile kaplı bir kız çocuğu, onu sonradan bulup sahiplenen Tenar isimli bir çiftçi kadın var. Tenar hayatının bu döneminde bir çiftçi karısı ama çocukluk ve gençlik dönemlerinde farklı meziyetleri ve deneyimleri olan düzgün akıllı bir kadın.
Tenar, gençliğinin bir döneminde yanında yaşadığı Ogion isimli bilge yaşlı adamın son dönemlerinde ona destek olmak için Ogion’un dağdaki kulübesine gidip, babası gibi gördüğü yaşlı bilgenin ölümüne kadar, evlatlık kızı Tehanu’yla birlikte orada kalır. Ogion’un halk arasında gündelik ismi Sessiz, yani o gerekmedikçe konuşmaz. Tehanu’yu ilk gördüğünde Tenar’a, onu alarak zor bir yol seçtiğini söyler. Tenar, Tehanu’nun bedeninde ve yüzündeki yanık izlerinden dolayı insanların ona bakmak istemediğini, korktuklarını bildiği için, manevi kızının bir dokumacı olmasını istemektedir çünkü böylece dokuma tezgahının arkasında onun fiziki kusurlarını kimse görmeyecektir. İlerleyen sayfalarda Tenar Sessiz Ogion’a, Tehanu farklı özellikleri olan, algısı açık, öğretmeden doğal olarak bilen bir çocuk olduğu için ve bedenindeki ciddi yanık izlerinden dolayı onu nasıl yetiştireceğini bilemediğini, ona ne öğretmesi gerektiğini sorar. Onun farklı bilişleri, yetenekleri var ama insanlar Tehanu’dan korkuyor, bu yüzden onun dokumacı olmasını istiyorum der.
Başka bir gün Tehanu’ya yetemediğini, ona önceden bildiği, Ogion’dan öğrendiği kadim bilgileri anlatmak istediğini ama bir türlü yapamadığı söyler ve tekrar aynı soruyu sorar, ona ne öğretmeliyim Ogion? Ogion bir bilge, derki, bir şey öğretmeye çalışma bırak, çocuğun buna ihtiyacı yok, ona sadece gündelik hayattaki işlerinle ilgili anlat der. Tenar şaşırır çünkü gündelik işi, eşi öldüğü için çiftliği çekip çevirmek, koyunlar, mutfak, bahçedir ve Sessiz Ogion bu farklı yetileri olan çocuk için bunların yeteceğini ve zamanı gelince bilmesi gerekeni bileceğini söyler ve konu kapanır.
Çok yıllar önce okuduğum kitaptan, tam olmasa da aklımda kalanlar bunlar. Aslında kendimde kalanı anlatırken epey değiştirmiş olabilirim ama bende kalan izler bunlar. Muhtemelen cümleler anlattığımdan çok farklıydı, bu yüzden kitaptan ve okuyucularından özür dilerim ama dediğim gibi bende kalanlar bunlar ve yaratılışım bir şeyi tam haliyle değil bende bulduğu anlamı ile sevdiği için böyle anlatabiliyorum.
Şimdi buradan gelelim Alp’e, neden ondan ve onun gibi çocuklardan bahsettim? Şöyle ki Alp zeki bir çocuk olduğu için büyürken etrafta herkes ona okul öncesi dönemde İngilizce, matematik, bilim vs öğretmek gerektiğini düşündü, pek çok ailede bu durum vardır. Alp’in annesi kardeşim Aylin önce ne yapacağını, ne öğreteceğini bilemedi, gerçekten bilimsel şeyler mi öğretmeliydi, buna nereden başlayacaktı? Bu arada Aylin’le ilgili şunu belirtmem gerekir, onun kendine özgü bir bilişi, hissedişi vardır çünkü çok temiz, masum bir kalbi vardır. Biz iyi insanlarız ama Aylin bizden çok daha masumdur. Alp’ten sonra iş hayatını bırakınca olanca masum gayretiyle evi ve çocuğuyla ilgilendi, klasik bir ev annesi oldu, yemek, kek, börek, temizlik moduna girdi.
Çok uzattım biliyorum ama gelelim yazının netice kısmına, Aylin çocuğu büyürken herkes bir şey dediği için ona ne öğreteceğini bilemedi, matematik, İngilizce öğretmek günlük ev hayatının içine doğal bir şekilde uyum sağlamadığı için hiç yapamadı ama muhtemelen içinde bir huzursuzluk kaldı. Bir gün Aylin’le mutfakta kek yaparken, ona ne öğretmeliyim dedi. Benim direkt aklıma Ogion geldi çünkü tam bu duruma uygundu. Aylin’e dedim ki, farklı bir şey yapma, ona sadece hayatın içinde olanları öğret, bunun dışında bir şeye ihtiyacı yok, dili, matematiği, bilimi zamanı gelince öğrenir. Aylin temiz kalpli bir insan olduğu için yaptığı her işe bunu yansıtır ve Alp’in sadece bunu görmesi yetebilir.
Ve Alp büyürken aslında durum böyle oldu, Alp algısı açık bir çocuk ve Aylin temiz kalpli bir anne, annesi ona tüm günlük yaptığı sıradan gibi görünen işlerde farkında olmadan masumiyeti gösteriyor. İyi ki böyle oluyor, kurallar, hırslar, başarılar çocuğun yapısında varsa, desteklenince olur ama masumiyetin doğallığı içinde büyümek herkese nasip olmaz. Bilgi gerektiği yerde bilinir ama temiz kalp her zaman daha önemlidir. Tabi ki her çocuğun bir yaratılışı olduğu için bunu ne kadar alır, onu zaman gösterir.
Ve netice günümüz çocuklarının zaten genelde algıları açık, bence onların sadece doğallığı, dürüstlüğü, masumiyeti hayatlarının içine katmayı öğretecek büyüklere ihtiyacı var.
Not: Bu arada kendimi Ogion’a benzetip bilge kadın yaptım 🙂 🙂
