Hayat böyle..

Hepimizin farklı konularda, yeni deneyimler içinde olduğumuz dönemler vardır. Ben de şu an iş konusunda böyle bir dönemdeyim. Doğal olarak zorlanıyorum 🙂 ve tekrar toparlanıyorum. Hayat bu, bir şekilde devam ediyoruz.

Bu iki gün içinde ulaşım dahil, her şey yeni, bilinmez, akşam eve ulaştığımda ayaklarımdaki ağrıdan uyuyamıyorum, o dereceyim yani 🙂

Fiziki yorgunluğun ötesinde psikolojik olarak da kötü hissediyorum, gün içinde pes edecek gibi oluyorum ve sonra içimde bir şey durduruyor, “Bir şeylere vesile oluyorsun, varlığın bir şeyleri değiştiriyor, bekle, sabret. Dertlenmek, şikayet etmek yok” diyor ve devam ediyorum.

Bunu neden anlatıyorum, hepimizin farklı konularda böyle zamanları oluyordur. İnsanın çoğu zaman yeni durumlara alışması biraz zaman istiyor, bazen 3 ay bazen 6 ay, genelde bundan önce alınan kararlar erken oluyor, tabi acil alınması gereken kararlar dışında.

Herhangi bir konuda, ortamı koşulları deneyimlemek, karar vermek için kendimize biraz zaman tanımamız gerekiyor.

Konuya, olaya, biraz dışarıdan bakmak, burada ne deneyim için bulunuyorum, ne verebilirim, ne alırım diye düşünmek ve biraz zaman tanımak..

Hayat herkese farklı şeyler veriyor. Genelde olayların içindeyken bunu anlayamıyoruz ama o deneyim bir şekilde bizim gelişimimiz için oluyor. Yani ceza- sefa değil, bir deneyim ve onlardan oluşturduğumuz hisler önemli.

Şunun gibi düşünün, biz kumda oynayan çocuklarız, biri geliyor benim elime gümüş, senin eline altın, onun eline bakır akçe bırakıyor ve gidiyor. Başka bir ortamdan bizi gözlemliyor. Hayat bu işte.

Bize verilenleri kabul edip, onunla neler yapacağımızı anlamak için inceleyip, bir şeyler yapabiliriz. Elimizdeki bakır akçe ise onunla neler yapabiliriz, onu aldığımıza memnun muyuz, yoksa diğerlerinin elindekine bakıp hayıflanıyor muyuz, biz neyiz ne yapıyoruz, bizde olanla uyumlanıp, hayatın keyfini alabiliyor muyuz?

Hayat böyle bir şey, elinde olanı anlayıp, hoşnut olmak, onu kendine katmak, dertlenmeden söylenmeden deneyimi yaşamak ve zamanı gelince o elimizdekini bırakıp, bir sonrakine geçmek. Hayat bu işte. Yani bakır akçe ile yapılacakları yapıp, onu bir sonraki dönemece getirmek.

Elimizde olana durmadan söylenip durursak, onu bir türlü aşamayıp, orada takılıp kalırız. Aslında bu kadar direnç göstermesek o deneyim tecrübesi ve hisleriyle geçecek ama geçemiyor çünkü bazen direniyoruz. Oysa hayatta o kadar çok yollar var ki ama yeni yolların açılması için eskisini bırakabilmemiz lazım.

Böyle olmalı 🙂

Hani bir karikatür vardı, 3 kürsüde 3 çocuk, biri birincilik kupasını almış, biri üçüncü. Ve üçüncü olan çocuk hayatın ona verdiği madalyadan, küçük kupadan o kadar mutlu ki, sevinçten havalara uçuyor. Diğer çocuk, birinci olan öyle ruhsuz bakınıyor.

Bu karikatürü çok severim. Elindekinden razı ol ki, bir sonrakinin yolu açılsın. Hayata,  verdiklerinden dolayı olumlu geri bildirimler yaparsan, verdikleriyle mutlu olanı görünce o da daha çok mutlu etmek istesin. Geri bildirim her konuda önemli. Kadim bilgiler “Yerde ne varsa gökte o var” der. Nasıl yaptığın bir şeye biri teşekkür edince mutlu olup, daha fazlasını yapmak istersin ( Ne demişler “Marifet iltifata tabidir” ) sen de hayata iltifatını yaparsan, hayat da sana marifetlerini sunar.

Böyle olmalı 🙂

Netice çok yoğunluk içindeyim ama üçüncü günü tamamlamak üzereyim, dertlenmek söylenmek istemiyorum ve devam ediyorum.

Hayat her zaman iyilikleri, neşeyi vermek ister buna inanıyorum.

Hayat böyle 🙂

Her şey daha iyi olmamız için var. Başka yolu yok, hayat güzellikten yana ve kendinde olanı vermek ister.

Hayat böyle. 🙂

Bu kesin ve şüphesiz bilgi; hayat hep gelişmemiz için bizi destekler.

20190524_184638

Kalbimde bir kalp var, hep orada olmasını dilediğim.

O kalp benim kalbimden büyük, belki de o yüzden tam sığdıramayıp, hep dışımda hissedişim.

Kalbimde bir kalp var, her sabah orada olduğuna sevindiğim.

Kalbimde bir kalp var, bazen çok kızsam da, varlığına hep şükrettiğim.

Mekan..

Mekanların dili olsa da konuşsa, anlatsa şu insanoğlunun yaşadıklarını ama anlatamaz hiçbirini. Hepsi geçer, yaşananların enerjisi mekana siner ve bir gün gelir, o mekan da insanlar gibi yerle bir olur, yıkılır ve belki yenilenir. Eskinin izleri yerde kalır ve üstüne yeni anılar ve insanlar gelir. Hayat sürekli yenilenir, yapar- yıkar, tekrar yapar- yıkar. Her şey sürekli değişir. Bize düşen, mekan değişirken yıkılmadan geçmek ve neşeyle yolumuza devam etmek.

Her şey için, tüm öğrettiklerin ve katkıların için teşekkürler Ankara Numune hastanesi, seni seviyorum ve teşekkür ediyorum. Yeni yolun açık olsun, yeni yolumuz açık olsun. 🙂

Numune hastanesi

13 emir :)

1- Her an elinde olanın tadını çıkar.

2- Yalanın pembesi mavisi, masumu yoktur. Konu ne olursa olsun yalan söyleme.

3- Gerekmedikçe insanlar hakkında olumsuz konuşma. Bunu yapmaya başlarsan dur ve devam etme. Herkesin deneyimi kendine.

4- Keder gelirse kapılıp enerjisini güçlendirme. Odağını başka yöne çevir.

5- Gelecekle ilgili negatif düşünce üretme. Gelecek henüz yaratılmadıysa, düşüncelerinle yaratımı negatifleştirme.

6- Gülümse.

7- Derin keyifli nefes al.

8- Yaşıyorsun işte 🙂 Hayat deneyimler ve onlardan aldığın hisler.

9- Kendini merkezde çıkar. Hayatın merkezi sadece vesileler.

10- Dikkatin nerede yaratımın orada.

11- Odağın iyi hissedeceğin şeyler olsun.

12- Kimseden bir şey bekleme. Beklentisizlik, destek olursa olurlar, olmazsa olduğu kadar.

13- Neşeli, keyifli yaşa. Hafife al. Ağırlaştırma.Gömülü resim

 

 

Koşulsuz sevgi..

Koşulsuz sevgi diyorlar ya, anlamıyorlar. Aslında nerede keyifliysen orada koşulsuz seviliyorsun demektir.

Bazen birinin yanında, bazen bir ağacın yanında, bazen bir bardak çayla, bazen bir ırmağa bakarken. Yani nerede keyifliysen orada koşulsuz sevgiyi hissediyorsun demektir.

Bu his hiç konuşmadan senden ona, ondan sana akar. Senden sevdiğine sevdiğinden sana, ağaçtan sana senden ağaca, çaydan sana senden çaya, ırmaktan sana senden ırmağa o his akar. Konuşmadan anlarsın.

İki taraf da mutludur, tatminlidir ve his devam etsin ister.

Keyifliysen, sevdiğini, ağacı, çayı, ırmağı memnun edersin. Beklentisizce. Ve onlar da bu hissin devamını ister. Beklentisizce. Olursa olur, olmazsa olmaz. Beklentisizce.

Günü keyifli geçirirsen, tanrıyı memnun edersin ya da neye inanıyorsan onu. Çünkü memnuniyet hissin ona yansır, çayla sen gibi, ırmakla sen gibi. Ve o zaman ırmak nasıl o hissin devamını isterse, yaradılış da hissin devamını ister. Ve seni memnun edecek fırsatları karşına çıkarır.

Bu memnuniyet hali, sözsüz bir anlaşma gibi, beklenti yok, koşul yok. Olduğun halin tadını çıkarıyorsan, görünmeyen ortam sana “al daha fazlasını” der. Koşul yok. Beklenti hiç yok. Bu hoşnutluk hali farkında olmasan da karşılıklı yansır, yani ortam da histen nasibini alır.

#Turkishtea ☕️ (Place:Karacaoren Dam Lake – Burdur,Turkey)   // photography by Ugur Tur (@ugur_tur) • Instagram