Bir olan..

Bazen bazı fotoğraflar görüyorum, inanılmaz güzel geliyor renkler, şekiller ve birden gülüyorum çünkü artık biliyorum onlar yansıma, yansımanın aslı tarifsiz güzel, hayranlık uyandıran, kalbi sıcacık tutan, gözleri dolduran. Hiçbir şey onun gibi değil, hiçbir şey tecelliyatın kendisi kadar güzel değil, zaten onu en iyi yansıtanlar en özgün ve kalıcı olacak olanlar, resim, cümle, kumaş, eşya, insan fark etmez, onun ışığını yansıtan insanın kalbine işleyen işler. Hayranım onun sanatına, biliyorum ki hiçbir resim onun sanatı gibi güzel değil. Sonra durup düşünüyorum da; tecelliyatı böyle güzel olanın kendi nasıldır? O an donuş anı zaten. Parçalara bu güzelliği yansıtan, bir olan, tarifsiz, tanımsız olan. Ve biz insanoğlu bir şekilde, zihin kapasitemiz ölçüsünde ondan yansıyanları tanımlayıp yansıtmak zorundayız, başka türlü olmuyor, anlamamızın, bilmemizin tek yolu alanı çerçeveleyip, tanımlamak.  Ve tecelliyatından da güzel olan tecelli edenin kendisi, parçaların bütün hali, bir olan.  İşte o şu an insan zihnine tanımsız olan.

Not: Bu fotoğraf benden 🙂

20191127_171132

Bekleme..

Hep bekliyorsun ya, birileri bir şey desin güveneyim, yol göstersin öyle yapayım. İçinde bir yer bu eski alışkanlığı hep hatırlatıyor ama artık olmaz.

Doğru; bazı dostlar yol gösterebilir, destek olur ve bazı insanlar köstek olabilir, sıkıntı yok. Çünkü artık bilmen gerekir ki, yol bizim niyetimiz, yapan biz, yapmayan biz, yıkan biz, yani her şey benden bana senden sana.

O yüzden rahat ol, istiyorsan yap istemezsen kalsın, eksilt veya dahil et, sorun yok. Yaşa hayatı işte, ben dediğin kişi kimse, onun ifadesiyle. Sen yapacağını yap, gerisi zaten ilahi düzen, yasalar ve adalet.

Matriks..

İnsan bir matriks içinde yaşarken, onun tek gerçek olduğunu sanıp, çaresiz hisseder. Oysa içinde bulunulan matriks alan tek gerçek değildir, sonsuz sayıda alanlar vardır.

En basiti mesela iş yerindesin, bunalmışsın, hiç bitmeyecek gibi tek gerçek orası ama iş matriksinden çıkınca hava, yeşil, sokaklar, kuşlar, güneş, rüzgar vs başka bir alan açılır. İşte sıkıntılı alanlar için de aynısı geçerli. Yaşamınızdaki sıkıntılı alanlar tek gerçek değil, başka alanlar da var.

Netice istemediğin alanlarda tek gerçeğin gibi yaşama, kısıtlanma, düşün sonsuz olan neden senin için tek alan yaratsın? Bu mantıksız, sorun sadece cesur olup olmamanda.

Kök..

Kök ne kadar önemli, o toprağa sağlam tutununca dallar ve yapraklar keyifle coşar. Kök toprağa doyunca hayata güzelliklerini sunar. Kök çok önemli.

Kök sağlamsa kişi güven içindedir, olmasa da olur diyebilir, cesurdur, ümit doludur.

Ağacın kökü sağlam değilse her rüzgarda yıkılabilir, hayata tutunuşu var yok arasıdır.

Ve kök sağlam değilse kişi güvensiz ve korkular içindedir.

Netice kök çok önemli.

Sadece yavaşlayınca görebilirsin..

Bu aralar, yavaşlarsam tekrar harekete geçemem gibi hissedip hızlı hareket ediyorum. Durunca tekrar harekete geçemem duygusunun neden olduğunu düşününce, bunun bir korku olduğunu fark ettim. Bu bir korku.
Oysa düşünsene aslında durmak, yeni hareketin başlangıcıdır, durursam yeni hareket için ivme kazanır ve harekete geçebilirim.
Harekete geçmek için önce durmak, durmak için hareket gerekli. O yüzden yavaşlayabilirim veya durabilirim, bunda sıkıntı yok, böylece yeniden ivme kazanabilirim.
Ve bazen bilerek yavaşla çünkü sadece yavaşlayınca görebilirsin.

Sakın inanma!

“Kendinizin daha iyi bir versiyonu olmak” diye bir cümle var, bu new age akımların cümlesi ve dünyada salgın gibi insanlara “daha iyi versiyonunuz var” diyor. Aman dikkat, çok kasıtlı, tuzak cümlesi bu, yani demek istiyorlar ki; sen iyi değilsin! (hüküm veriyorlar, ahkam aşaması) ve daha iyi olmanın çaresi bizde (yani pazarlamacılar gibi, ne satıyorlarsa artık, diyorlar ki; bizim dediğimizi yap/ iç/ ye vs ve daha iyi ol, sanki bin yılı bir hap içince toparlayacak gibi) ve insan beyni o kadar kurnaz ve düzenbaz ki, seve isteye bu tuzağa düşüyor. Sanki bir cümleyi olumlama gibi söyleyecek, bir hareketi yapacak, 2 günlük hafta sonu kurslarına gidecek ve mucizeler olacak, yani emek yok.  (Evet birden olan şeyler var ama o oluş başka.)

Hüküm veriyorlar, iyi değilsin diyorlar, kanmayın buna çünkü mükemmellik yoktur bu hayatta, olan hal zaten mükemmeldir. Tam olan dünyada olmaz, tamamlanan dünyadan geçişini bitirendir ve insan eksik gediklidir ki böylece hayat devam eder. Yani eksikli hal mükemmel olandır. O zaman o eksikler başkaları tarafından tamamlanır, anahtar kilit gibi ve iletişim, hareket, emek, eylem olur. Olduğun hal neyse o iyidir.

Sadece vicdanı canlandır, hisset, merhameti hisset, saygıyı, sevgiyi, yaradılışın uyumunu, güzelliğini hisset ve bile isteye bir can-lıya zarar verme. Ve unutma her şey senin gibi can taşır, bir ağaç bir kuş gibi, bir taşın da toprağın da duvarın da canı vardır aslında, aman bunu fark et. Her şeyin CAN’ı vardır ve o can zaten tecelliyattır.

İyi hislerini artır, yapamadığını yapmaya çalış, yani irade, direnç, onu kullanmayı öğren, hayal et ve o hayal için emek ver. Emek verdiğin şey zamanı uygunsa gerçekleşir, bu biraz da ilahi düzenin hak edişiyle ilgilidir. Olmayanın zamanı olabilir, zorlama ama önce emek ver.

Çoğu zaman basit olan doğrudur aslında, eğer istiyorsan değişiklik basit görünen gerçekleri değiştir ve irade kullan, emek harca. Yanlışın olursa fark et, tekrar yoluna dön. Unutma yanlışlar olacaktır daima, bu hayatın gerçeği dualite denen ikilik, o yüzden kusursuzluk arama, bazen hata yap ama sadece toparlamayı unutma.

Kusurlu değilsin, mükemmel versiyon yalan (fiziken de öyle) sadece sana verilenin değerini bil, keyfini sür ve sende olanı paylaşmayı da bil. O zaman daha iyi olursun ve hayat güzel yaşanır.

Düşsen de kalk, batırsan da toplarla, aksasan da yürü, bazen dursan da daima ileri doğru yürü. İleri diyorum ama ileri geri de yok aslında, sadece bir şeyler yap, eylemsiz olma.

Ve şunu da unutma, emeksiz olan yok bu hayatta, etki tepki, emek ve zamanı gelince karma.

Sadece basit düşün aslında, patatesi, kıymayı, soğanı tezgaha koy bak mesela, sen onları kesip doğramasan, yıkayıp tencereye koymasan, yani emeğini vermezsen, ondan yemek olur mu sanırsın? Olmadığını bal gibi bilirsin. İşte tam da o yüzden isteklerin için emek harca, hayat karşılıksız bırakmaz asla. Haa bazen senin tezgaha bıraktığını bir başkası yemek yapıp sana sunar, bu bazen ödüldür, bazen de bedeli vardır ve o bedel ödenir mutlaka. İsteklerin varsa sen emek harca ve sevgiyle, gücün yettiğince ve olduğunca yap. Hayat basittir aslında, hepimizin aslının basit oluşu gibi.

Dolambaçlı olma, basit ol güzel ol bu hayatta.

Not: Fotoğraf Alper Tunga

IMG-20191116-WA0010