Denemeler’i okurken, Montaigne’de kendimden şeyler buldum. O yüzden biraz daha ondan bahsetmek istiyorum. Önce ondan birkaç cümle ile başlıyorum;
BENİM MESLEĞİM, SANATIM YAŞAMAKTIR.
BİR ŞEY YAPMADIM NE DEMEK? YAŞADINIZ YA!
BİLGE KENDİ MUTLULUĞUNUN USTASIDIR.
BAŞINA DOLU YAĞAN, DÜNYANIN DÖRT BUCAĞINI FIRTINA İÇİNDE SANIR.
İNSAN BEDEN HAZLARINI GEREĞİNCE TATMAYI BİLİYORSA TANRILARA YARAŞIR BİR OLGUNLUĞA VARMIŞ DEMEKTİR
Montaigne kitaplarını tıpkı gezer gibi, bir şeyleri keşfeder gibi okurmuş. Okumuş olmak için değil, yeni ufuklar yeni lezzetler yeni düşünceler bulmak için okurmuş. (Parantez içleri benden:Yani bu benimde hep yaptığım şeydir. Bir şeyi okumam veya bir yerde gezmem veya yeni bir tada bakmam, sadece merak ve keşfetme duygumdandır. Keşif tadını hissedersem o şeyi yaparım.)
Denemeler’inde hep SERBEST DÜŞÜN, RAHAT SÖYLE der. (Bende hayatımda bunu önemli bulurum. Herhangi bir konuda katı kurallar içinde olmak tercihim olmaz mesela.)
Ruhla bedenin ayrılmazlığını, hayatın sürekli bir değişim olduğunu, doğanın aşılmakla değil ona uyulmakla yenilebileceğini söyler.
Montaigne’ye göre, kimse kimseyi değil, herkes kendi kendisini adam eder, etmelidir. Adam olmaksa kendini bilmekle başlar. Dünyayı kendi gözüyle görüp, dünyada görebildiği kadarını insanlara duyurur. Montaigne derki, benim yazımda asıl aradığım tam anlamıyla kendimin olmasıdır. Herkes kitabımda beni, bende kitabımı görsün. (Mesela bu kısım aynen hayata bakışımla örtüşür. Hayatta yaşadığım her şeyi sadece kendimden geçirebilirsem anlarım ve içime siner. Kitap insan olay yaşanılan her neyse, kendi süzgecimden geçiririm ve kendi cümlelerimle ifade edebilirim. Öbür türlüsünü yani aynısını anlatmayı yapmam yapamam. Her şey illa benim gözümden akar)
Gerçek nedir? Sorusunu Montaigne GERÇEK BENİM diye cevaplar. Yani Montaigne için gerçek olarak sahiden tanıyabileceği tek şey kendisidir.
Başkalarının bilgisiyle bilgin olabiliriz ve ancak kendi aklımızla akıllı olabiliriz der.
Benim yaptığım, bildiklerimi söylemek değil, kendimi öğrenmektir. Başkasına değil kendime ders veriyorum ama bunları başkalarına da anlatmakla kötü bir iş yapmıyorum. Bana yararı olan bu işin belki başkasına da yararı olabilir. Hayata bakışım böyledir, ben hep kendimi anlamaya çalışırım. Böyle olunca başkalarının ne dediği gibi şeyleri pek takmam. (Hayata aynen böyle bakarım, sadece kendim üzerinde TEFEKKÜR ederim, kendimi anlamaya çalışırım. Bu bencillik değildir, kendimi anlarsam, benden herkese yansıyanda iyi olur diye düşünürüm. Kendimi anlamak o kadar vaktimi alır ki, başkalarının dedikodusu ile ilgilenmem. Kendimi bildim de, başkasını mı bileceğim?)
Kendimi olduğumdan az göstermek, alçakgönüllülük değil, budalalıktır. Kendine değerinden az paha biçmek korkaklıktır, pısırıklıktır. Kendini olduğundan fazla göstermek de, çoğu kez gururdan değil budalalıktandır. (Burada kendi adıma hala biraz sıkıntılarım var tabi, olsun öğreniyorum artık, sizde değerinizi bilin.)
Yaşamak, sizin yalnız başlıca işiniz değil, en parlak, en onurlu işinizdir. Önce siz kendi hayatınızı düşünmeyi, çevirmeyi bildiniz mi? Bizim işimiz yaşayışımıza dirlik düzenlik getirmektir. En büyük en onurlu eserimiz doğru dürüst yaşamaktır. Ancak küçük ruhlar işlerin ağırlığı altında ezilir, onlardan sıyrılmayı, bir yerde durup yeniden başlamayı bilmezler.
Bütün çabam kimseye muhtaç olmadan yaşamak, bütün umudum kendimde. Kendimiz ki en iyi, en emin sığınağımız odur. Bazen kendimiz bile güvenilir değiliz yeterince.
Kendimi hem yürekçe, hem varlıkça öyle hazırlıyorum ki, başka her şeyimi yitirdiğim zaman kendimle yetinmesini bileyim. Her konudan çok kendimi incelerim. Benim metafiziğim de budur, fiziğim de.
Bilge, iyi şeylerde bile bir ölçü gözetir. İçinize dikkatle bakarsanız kendinizi iki kez aynı durumda bulamazsınız. Hiç kimseye fazla sevgiyle bağlanmak, bir uşak gibi sadık olmak istemem. Çünkü insanı ihanete alet etmeye kalkarlar. Kendine ihanet eden efendisine haydi haydi ihanet eder.
İki alışveriş (dostluk ve aşk) rastlantılara ve başkalarına bağlıdır. Biri aramakla bulunmaz kolay kolay, öteki yaşla solar gider. Onun için yaşamımı doldurup doyuramazdı onlar. Üçüncü alışveriş, kitaplarla kurduğumuz ilişkidir ki daha sağlam ve daha çok bizimdir. Ötekilerin başka üstünlükleri vardır ama bu üçüncüsü daha sürekli ve daha kolayca yararlıdır. Ömür boyu yanı başımda, her yerde elimin altındadır. Kitaplar yaşlılığımda ve yalnızlığımda avuturlar beni. Sıkıntılı bir avareliğin baskısından kurtarır. Fazla ağır basmadıkları, gücümü aşmadıkları zaman acılarımı törpülerler. Rahatımı kaçıran bir saplantıyı başımdan atmak için kitaplara başvurmaktan iyisi yoktur, hemen beni kendilerine çeker, içimdekinden uzaklaştırırlar. Öyleyken, onları yalnız daha gerçek, daha canlı, daha doğal rahatlıklar bulamadığım zaman aramama hiç de kızmaz, her zaman aynı yüzle karşılarlar beni.
İstediğimiz kadar yüksek sırıklar üstüne çıkalım, yine kendi bacaklarımızla yürüyeceğiz; dünyanın en yüksek tahtına da çıksak, yine kendi kıçımızla oturacağız. Düşüncelerimizin en iyi aynası yaşamlarımızın akışıdır.
Çatışmadan tartışılamaz. Bana çatıldığı zaman öfkem değil dikkatim uyanır. Bana atandan bir şeyler öğrenmeye can atarım. Dünyada insanlığını bilmekten, insanca yaşamaktan daha güzel, daha doğru bir iş yoktur. Bilimlerin en çetini de bu hayatı iyi yaşamasını bilmektir.
http://beyazyol.com/lists/montaigne-2/282
