His..

Hani bir yaz akşamı dalgın yürürken, karşı kaldırımdan gelen müzik sesiyle birden durup, kendine gelirsin ya, işte öyle. O ses kim bilir neler hatırlatır insana? Bazısına eski aşkını, bazısına ailesiyle geçen bir yaz akşamını, belki annesini vs ve içimizde tatlı bir ürperti olur sadece, bir titreşim gibi, hüzün gibi ama tatlı, belki hoş bir anının kokusunu. Tatlı anılar ne güzel, kıymeti bilinesi, işte o güzel anıların yeni anlara vesile olması dileğiyle.

Hisler..

Hisler hayatının nasıl gittiğini gösteren hassas ayar terazi, nasıl hissediyorsun şimdi, iyi mi, yoksa kötü mü? Yani sadece iyi mi kötü mü olduğunu soruyor olsam konu hiç önemli değildi ama nasıl hissettiğin çok daha önemli bir şeyin göstergesi, neyin mi? 🙂

bu bir his

O yerli yersiz geliyor ve gözlerimi dolduruyor ve ben bilemiyorum ne yapacağımı.. İçinde göz yaşı ile beraber bir sıcaklık, hoşluk var. Zaten yalnızsam çeşme gibi akıyor gözlerim, değilse zorluyorum dolan göz pınarlarımı, epeycesi zaten dökülüyor ve ben irade ile zorla gönderiyorum onları. Sanki temizleyici bir enerji, her şeye rağmen.. Gelip gidince  bir iyilik, şefkat bırakıyor içimde.
Sanki kalbim o enerji geldiği anda bir hop ediyor. O geldiğinde o duyguda, bir konu bir amaç yok ve gözlerimden yaş akıyor, hani fark etmeden, suyun altına bırakılan bir kap gibi, hani dolar ve tam kabın dolu anında, bir an su dolu kalır ve sonra, taşar, sen fark etmeden.. öyle kendiliğinden, kabın içi, sanki benim göz pınarlarım gibi.. O anda yapabileceğim hiçbir şey  yok onu önlemek için, geliyor ve kaplıyor beni.. Bu his boynumu büküyor, beni mahzunlaştırıyor. Yoğun gelirse fena, hafifse neyse.. Bu bir his, duygu.. ve içinde düşünce, yapacak hiç bir şey yok.. O geliyor benim kalbimi gözyaşı ile dolduruyor ve ertesi gün gidiyor. Bir daha gelene kadar, neyse ki gidiyor..