Tedavi..

İnsanlar herhangi bir hastalık halinde önce ne ilaç alayım, sonra ne yiyeyim ne yemeyeyim diye sorar.

Evet doğru bu önemlidir, bedenin bir gerçeği ama hastalığın oluşumunda en az onun kadar önemli olan ruhsal nedenler üzerinde ise genelde düşünmeyi tercih etmeyiz çünkü bu kısım özellikle kişinin kendi sorumluluğudur, onun adına kimse bunu yapamaz, dışarıdan alınan hap gibi değildir, sadece kendi emeğini ister, ee tabi böyle olunca kimse bu alanı görmek bile istemez. Bu alan insanın düşünce alanı, baskın ruh halidir.

Bedenli insanın huyu, suyu, duyguları vardır; öfke, kaygı, haset, fesat, kıskançlık, kibir vs vs ve bunların bir veya birkaçının belirgin olduğu baskın bir ruh hali vardır; korkan, evhamlı, endişeli vs ama insan genelde bunu kendinde göremez, görse de kabul etmez.

İşte insanın görmediği bu alan kendini bir şekilde göstermek için bedene hastalık olarak yansıyan alandır ve bunun tek nedeni fark edilmektir. Bir zorlama olmazsa insan kendinde kötü olarak bildiği şeyleri kabul etmez çünkü herkes kendince çekirdeksiz üzümdür, herkes iyi insandır, pürüzsüzdür. Oysa bu mümkün değil, insan biraz öyle biraz böyledir, insan duygular sarmalıdır, günü gününü tutmaz.

Ve insan kendindeki haseti, fesatı, kibri görmediği için huyunda suyunda duygu davranış ruh halinde bir düzeltme- düzenleme- değişiklik yapmayı düşünmez. Genelde hep haklıdır, doğrudur, karşı taraf suçludur, kendi mağdurdur vs vs.

Peki öyle midir? Olabilir, olmayabilir, bu ayrı konu. Bizim bugün konumuz ayrı.

Konumuz; baskın ruh halimiz ne, genel hayata bakışımız nasıl, bedenimizde hüküm süren genel duygu durumumuz nedir? Konumuz bu.

Endişe, korku, evham, fesat, kibir öfke vs vs hepsi baskın bir enerji ve bedene hükmediyor. Sizde kim hakim, hangisi?

Bu durumda insanların hasta olduğunda önce bedeni iyileştirecek ilaçlara başvurması doğru ama hemen akabinde yiyecek kadar sorması gereken, hatta daha önemli olan konu bu; baskın ruh halim ne ve neden?

Ve hakim olan bu hali anlamak, fark etmek, üzerinde tefekkür etmek, kınamadan- ayıplamadan üzerinde çalışıp dönüştürmek sağlıklı gıdayla beslenmek kadar önemli, tedavinin bir parçası ruh halini düzeltmek.

O yüzden zaten çocuklar hasta olup iyileşince anneler, bunun huyu suyu değişti derler. Aslında her hastalık erişkinde de aynı şekilde huy suy değişikliği ister, yani ruh hali değişikliği.

Duygu durum değişikliği, davranış değişikliği hepsi insanın kendini düzenlemesinin birer parçası ve bunu kişi sadece kendi yapabilir, kendi için çalışabilir. Bu olduğun hali ne yerme ne övmedir, anlamaya çalışma, üzerinde derin düşünme, tefekkür etme gayretidir. Kimse mükemmel değildir, her hali zaman zaman herkes yaşayabilir ama neticede detaylar değil baskın ruh haliniz önemlidir, bu hayatınızı şekillendirir.

Phan Thu Trang

Resim kaynak: https://tr.pinterest.com/pin/753297475155257215/

Bağırsaklar..

İnsanların hayatında sürekli bir şeyler olur, bazısı iyidir, bazısı zor gelir. O zor gelenleri, yaşadıktan sonra bir türlü bırakamayız.

Bedende olay ne kadar şiddetli olursa olsun yaşanır ve biter ama zihin onu bırakmaz. Düşünür durur, tekrar karıştırır, tekrar çözer.

Her zaman yaşanan olayın bir bilgisi, mesajı vardır, onu anlayıp, sindirmemiz gerekir.

Sindirimde bağırsaklar gelen gıdayı sırayla kendinden geçirir, onunla hemhal olur, gerekli kısmını hücrelere alır, gerekmezse ‘sen posasın, işime yaramazsın’ der ve bırakır. Beden için her şey normalde nettir. Gelene bakar, işime yarar ya da yaramaz der, yani karar verir ve uygular.

Aynı şey enerji beden içinde geçerlidir. Olay geldi, yaşandı, düşündük taşındık, o anki aklımızın erdiği kadarıyla bir karar verdik, hoşumuza gittiyse güzel anılara kaydettik, değilse o bir posadır.

Yenilen gıdanın posası atılmazsa, bir müddet sonra bedeni zehirler, işe yaramayanın oradan uzaklaştırılması gerekir. Sağlıklı beden bunu doğalca yapar.

Aynısını olayların duygusu içinde yapmak gerekir, yani ‘sağlıklı beden için sağlıklı zihin’ gerekir. Sağlıklı zihin, işe yaramayan duygusal posalara doğalca yol verir. Zehirli düşünceler zaman içinde atılamazsa, bağırsaklarda sorun çıkarır.

O bağırsak sorununun adı, bazen basit bir kabızlık, bazen ülseratif kolit, crohn, bazen tümör, polip vs olur. Adları, sıkıntıları değişse de asıl konu aynıdır; geçmiş bırakılamamaktadır, atıklar birikmiştir, bedende zehir vardır.

Aslında yapılacaklar bellidir, sadece bunu öğrenmek için emek vermekten vazgeçmemek gerekir.

1-Öncelikle, konunun değerlendirmesini yap ve bir karar ver.

2-Unutma bu karar o anki aklına göredir, belki bir yıl sonra uygun gelmeyebilir ama bunu sorun etme çünkü karar verdiğin an önemlidir. Orda ne karar verdiysen o an için doğrudur, başka türlü yapabilseydin yapardın zaten. Zihninin aldığı kararın o an için doğru karar olduğunu kabul et.

3-Karar verdikten sonra konuyu zihninde ha bire dolandırma.

4-Unutma, o an o kadar biliyordun, o kadar yaptın, o yüzden sonradan kendine kızma.

5-Konu her aklına gelişte (gelir çünkü) onu fark et ve peşinden gitme, sadece gelirse geldiğini gör, onu uzatma, yeni düşüncelerle büyütme. Tıpkı karanlık bir yağmur damlasının büyüdükçe koca bir bulut olması gibi, düşünerek büyütme.

6-Gelsin ama yeni yorumlar eklememeyi ciddiye al.

7-Zamanla onun aklına gelişi azalacak, yeter ki peşinden gitme, uzatma.

8-Ve şunu hiç unutma, herkes bir şeyler yaşar, konu farklı olabilir ama herkesin yaşadığı kendine göre ağırdır. Herkesin farklı konularda yaşadığı çıkmazlar mutlaka vardır, dışarıdan gördüğüne aldanma.

9-Yediklerinin posasını bağırsaktan nasıl atman gerekiyorsa, gereksiz duyguları da boşalt, at. Çünkü atık madde bedeni zehirler. Tıpkı zehirli düşünceler gibi.

10-Fiziksel olduğu kadar, duygusal posalara da yol ver, çekip gitsinler.

11-Çok düşünme, hatırlama, zihninde eleyip durma, o oldu bu oldu, şunlar bunu yaptı, bu yapılmadı, boş ver çok mu önemli?

12-Uzatma, sadece yaşadıklarından öğrendiğin varsa, paylaş ki bizde bilelim.

12-“Önce can, sonra canan”, önce iyi olmanın yolunu bul, sonra başkalarıyla uğraş.

13-Unutma; hiçbir şey canından kıymetli değil.

 

images (2)

Mide..

Mide içi boş organdır, Uygur tıbbında yang organdır, erildir. Fiziksel olarak dışarıdan gıdaları alır, sindirimin ağızdan sonraki en önemli yeridir. Gıdaların bedenin ihtiyacı olan yapıtaşlarına dönüşmesi burada başlar. Mide sağlıklıysa gıdalar rahatça sindirilir, dönüşür.

Enerji tıbbında ise, mide; duyguların, yaşanan olayların sindirilme yeridir.

Sindirilme nedir? Alınana direnç göstermeden, olanın uygun olduğunu bilerek, onu dönüştürmek, bilgisini almak, sonra gerekiyorsa o bilgiyi uygun hücrelere iletmek, gereksizse onu sindirimin sonunda atmak.

Yani her gıda bir bilgidir, beden onu alır, kendine uygunsa dahil eder, değilse atar. Bu kadar basittir.

Aynısı enerji bedeni içinde geçerlidir. Bir olay bilgidir, bir duygu oluşturur ve bunun bilgisini aldığımızda sindirip geçmemiz gerekir. Basitçe, ya duyguyu sevinçle alırız ya da atarız.

Bunu yapamadığımızda, duygular enerji bedeninde sıkışır, kıvrandırır, acıtır ve bedende aynı şekilde kıvranır, mide rahatsızlanır.

Oysa olan nedir? Bir gıda veya olay geldi, değerlendirip bilgisini alıp, sindirmeliyiz, hepsi bu.

Midede sorun yaşanıyorsa, hangi gıdanın size yaramadığını düşündüğünüz kadar, hangi olay, kişi size yaramadı, bunu da düşünüp, çözümü ona göre yapmak uygundur. Acıyı, baharatı kestiğimiz kadar, acı veren kişileri de silmek tedaviye destek olur. 🙂

girl-on-swing