Kadın hafta sonundan sonra çok mutsuzdu, hiçbir şey düşündüğü gibi olmamıştı, hatta hatırladığı bazı sahneler canını acıtıyordu. Mutsuzdu ve sürekli toparlamaya çalışıyordu.
Kadın: “Toparlanmalıyım çünkü artık o kadar şey biliyorum ki, bunları kendi hayatımda kullanamazsam, ne anlamı var? Kullanmadığım bilginin kime ne faydası var? Bu bilgiye haksızlık, bana da hamallık olur. Netice, bilgi de hakkının verilip, bırakılmasını ister.”
Duyguların mutsuzluğuna bir yere kadar direnen kadın akşamüstünden sonra var gücüyle ağlamaya başladı. Ağlayarak yürürken bir yandan da yolda gözünün takıldığı her ağaca, ota, kuşa, taşa, toprağa onu şikayet ediyordu.
Kadın: “Biliyorum doğru değil ama söz bu son, bugün bağırarak şikayet edeyim onu, yüküm azalsın, zehrim boşalsın, yarına daha iyi uyanacağım. Bugün bilerek şikayet edeceğim.”
Gece yatmadan adamı aradı.
Kadın: “Beni çok sevmeni istemiştim ama olmadı, yapacak bir şey yok.”
Adam sadece gülümsedi.
Kadın: Bu gülümseyen yüz, sevdiğimin yüzü.
Adam: Keyfin yerinde, iyi.
Kadın: Sanmam. Olmasına çalışıyorum sadece.
Adam sessiz kaldı.
Kadın: İyi geceler.
Adam: İyi geceler.
Kadın: Keyfim neden yerinde olsun?
Adam: Olsun, daha iyi.
Kadın: Umarım olsun.
Sabah uyandığında hala duygunun kırıntıları olsa da daha iyiydi. Bir günü iyi yaşamanın ne demek olduğunu biliyordu, her duygu düşünce her zaman benzerini çekerdi. İnsan, olumsuz düşüncesi ‘bir’ değerindeyse, sonsuzdaki asırlar boyunca birikmiş ‘bin’ değerdeki olumsuz duygu birikimini de kendine çekmiş olurdu. Tersi olumlu hal için de geçerliydi.
Ve herkes gibi, duygular düşünceler, varlıklar, kelimeler hepsi bir anlamda canlanmak için yer arardı, hepsi bir anlamda canlıydı. Onlara can veren ise insanın kendi düşüncesinin gücüydü. İnsanın mevcut ‘düşünce’ veya ‘hali’ adeta bir olta gibi avlaması uygun olan benzerini, oltayı tutan sahibine geri getirirdi.
Kadın artık biliyordu “Keyfin yerinde olmasının” ne demek olduğunu. Bazen alışılmış kalıpların değiştirilmesi zaman istiyordu ama yapılabilirdi.
Netice kadın durdu ve olduğu kadar gülümsedi.
Not: Okuyan herkesin keyfi bol olsun 🙂 çünkü nedenini anladınız 🙂
Neden hiçbir şey düşündüğü gibi olmamıştı? Çünkü zihni beklenti içinde çalışıyordu, çoğumuz gibi 🙂 ‘Beklenti’ önemli 🙂 yani hesap kitap yapılmış, sadece bir şey yapılıp bırakılmamış, ondan bir şey beklenmiş hali. İşte bu bir sıkıntı.
BeğenLiked by 1 kişi