O bir okyanus, sonsuz, sınırsız. Ama biliyorum dış kabuğu sonlu sınırlı, görünen suretler öyle, o da öyle.
O bir okyanus gibi; bazen fırtınalı bazen dingin, bazen ışıltılı, üzeri yakamoz dolu, bazen karanlık ama çokça aydınlık ve renkli, bazen mavi, bazen beyaz, bazen gece mavisi, bazen pembe veya altın rengi, yani o bir renk cümbüşü.
O bir okyanus gibi dingin ama bazen altüst edecek kadar hiddetli.
Onu seviyorum çünkü neyse o, farklı olabilir ama olmaz, o neyse o.
Onu seviyorum çünkü o gerçek, masum ve saf, tıpkı sabah denizi gibi.
Ama ona çok kızgınım, kırgınım çünkü kendi gerçekliğinin bozulmasına izin vermez, o okyanus ve ben ona bakan, bazen dokunan, bazen içinde yüzen, yaşayan ve sonra kıyıya dönüp kurulanan biri.
Onu seviyorum çünkü o mutlu eder, neşe katar.
Ama ona kızgınım çünkü o benim okyanusum değil, isteyen herkes okyanusa bakar.
Onu seviyorum çünkü varlığını bilmek huzur gibi, tıpkı sabah ilk gün ışığıyla, okyanus kenarında, mis kokulu bir bahçede uyanmak gibi. Onu seviyorum çünkü o sığınacağım bir liman gibi.
Ama ona kızgınım çünkü o limanda hep kalmama engel olan bir fırtına gibi.
Onu seviyorum çünkü o kalbimin ritmini bu koca dünyada anlayan tek insan gibi.