Sevgili canım cefanı kimler çekti bilmem, ben sefanı sürmek isterim ve cefamı kimler çekti bilmem, sen sefamı sür dilerim..

Sevgili canım cefanı kimler çekti bilmem, ben sefanı sürmek isterim ve cefamı kimler çekti bilmem, sen sefamı sür dilerim..

Maya, sevdiği Rüzgar’dan uzak olduğu için çok üzgünmüş. O gün ağlamasına engel olamamış. O kadar çok ağlamış ki, Rüzgar yağmur yağıyor sanmış. Gidip yağmur bulutlarını dağıtayım demiş ve Maya’nın yaşadığı ülkeye gelmiş. Gelmiş ki ne görsün, yağmur dışarda değil, Maya’nın gözlerinde.
Maya’ ya neden ağladığını sormuş. Maya ne dese bir şey fark etmeyeceğini bildiği için, genel konuşmuş. Rüzgar tekrar sorunca;
Maya: Anlatamam çünkü anlatırsam daha çok ağlarım.
Rüzgar: “Ağlarsan benim gözlerimle ağla..”
Maya: Bunu yapamam, sana kıyamam.
Rüzgar: “Seni hissederim daha iyi..”
Maya, sevginin güzelliğiyle donmuş kalmış. O andan sonra, göz yaşları yine gelir gibi olmuş ama Maya, sevdiğinin gözleri ile ağlayınca, göz yaşları durmuş çünkü onun gözlerine kıyamamış..
Sevgi işte..
“AĞLARSAN BENİM GÖZLERİMLE AĞLA.. SENİ HİSSEDERİM DAHA İYİ“

Ülkenin birinde Maya adında bir kız yaşarmış. Maya kendi halinde bir insanmış, bazen mutlu bazen mutsuz ve genelde mutsuz. Sıradan bir hayat yaşarmış.
Maya insanın ne olduğunu, bu dünyada neden olduğunu merak edermiş. Yıllar geçip büyüse de hep bir meraklı olarak kalmış “Meraklı Maya”..
Derken günlerden bir gün Maya, açık bir alanda yürürken, birden her yerden Rüzgar esmeye başlamış. Rüzgar öyle bir esmiş ki, Maya’nın onca yıldır biriktirdiği her bilgiyi alıp uçurmuş. Hemen her gün Maya bu açık alanda rüzgar’la temas etmiş.
Rüzgar işe önce onun tüm bildiklerini alıp götürmekle başlamış. Maya’nın her bildiği uçup gitmiş. Artık hayatında sadece Rüzgar varmış. Aylarca bildiğini sandıklarını silmiş ve sonra yine aylarca Rüzgar ona yeni bilgiler getirmiş. Yani önce pek çok şeyi Maya’dan alıp götürmüş ve sonra götürdüklerinden fazlasını getirmiş.
Maya her öğrendiği ile yenilendiğini fark etmiş, hayata başka türlü bakmaya başlamış. Zamanla şunu fark etmiş “Hayat güzelmiş, hayatta sahip olduklarından mutlu olmak uygunmuş ve sahip oldukları zaten ona bir süre eşlik edebilirmiş. Bu süreyi keyifli geçirmek, yaşamı güzelleştirenmiş”. Artık Maya’nın daha mutlu bir hayatı varmış.
Maya, bu güzellikleri kendine veren Rüzgar’ı çok sevmeye başlamış. İşin aslı, onu ilk tanıdığı anda sevmeye başlamış. Bu duygusunu Rüzgar’a söylemiş. Rüzgar ona demiş ki “Bende seni seviyorum Maya, yalnız unutma Rüzgar tutulmaz. Benimle sadece birlikte esebilirsin ve tamamen sahiplenemezsin. Kimseye ait olamam, sadece bana eşlik edenle eserim ve sonra geçerim. Evrenin bir parçasıyım, aslında var olduğum bile şüpheli, belli koşullar altında var gibi davranırım. İstersen benimle sadece, olduğum sürece esebilirsin”.
Maya aslında bunu biliyormuş, yine de çaresizce onu tutabileceğini sanmış. Bir zaman sonra anlamış, onunla sadece esebilir. Onu sadece eserek sevebilir.
Masalın sonrası henüz yazılmamış..
Ülkenin birinde Rüzgar’a aşık Maya adında bir kız yaşarmış..

Aşk gelmeden gönül, ne kadar iyi olursa olsun, donuktur. AŞK HALİ (bu bir hal’ dir) gelince, insanda buzlar çözülür. Buzlar çözülünce, beden ışıldar. Canlanır. Yaşar..
AŞK insanı masumlaştırır, saflaştırır. Ve o öyle bir haldir ki, sadece lafta değil, özde hazır olduğumuzda gelir.
Gönül saflaşmak isteyince, insan aşk haline bürünür. Yani gönül masumlaşmaya hazır olur ve insan AŞK olur..
Herkes nasıl seveceğim diye soruyor ya, bence şöyle..
Şimdi bunun, hazır olana, hazır olduğu anda gelen bir kıvılcımı var. İşte o kıvılcım geldiğinde, ne olduğunu anlamasan da, yapacak bir şey yok, çünkü o planla gelmiyor (planlı olanın adı başka bir şeydir mutlaka). Bunun kıymetini bilmek lazım.
Aslında ben şunu anladım bu duyguyu hissetmek, kesinlikle bir lütuf yaradandan bize, çünkü o hiç bilinmeden geçebilir bu hayat..
Ve kimsenin anlamak istemediği şu, bundan sonrası sadece kendinle ilgili, bu öyle bir şey ki, bir bakıyorsun aşık değilsin ve sen ‘Aşk’sın. Yani bir şey beklemen gerekmiyor karşından (tabi ki olursa ne ala). O duygu seninle, tüm benliğinde, yaşam aşkını artırıcı, içini genişletici, kalbini açıcı bir duygu.
Ve bunun için de, çıkar yok, hedef yok, o öylesine ve o kendi yolunu kendi buluyor, senin zorlaman gerekmiyor. Aşk zorlanamaz, o kendi gelir ve kendi enerjisiyle yolunu alır her anında..
Ha bunun karşı tarafını soruyorsunuz ya, Aşk.. karşı taraflı bir duygu değil, o çok özel.. Ve başlangıcında biri buna vesile olsa da.. ki oluyor mutlaka, sonrası tek kişilik sadece, sen aşk oluyorsun ve bu duygu senden yansıyor sadece.. bu işte.
Ve diyorsunuz ki bu karşılıklı olsa nasıl olur, ben de diyorum ki nasıl olacak, mutlaka mükemmel olur. Kısmet olana böyle olsun ve olmazsa da boş verin, bu duyguyu hissetmenin hazzı, isteyen herkese nasip olsun..
