Son yıllarda artan bir şekilde korku ve endişenin tetiklendiği bir dönemde yaşıyoruz. Olaylardan sonra hakaret etmek, nedenlerini anlamaya çalışmak, lanetler okumak bir işe yaramıyor. Belki sadece içimiz biraz rahatlıyor. Buna da diyecek bir şey yok, bu da gerekiyor.
Bir gün sakin olsak, ertesi gün veya ay ciddi olaylarla sarsılan zamanlardayız. Yüzlerce canın ölümünün doğal hale geldiği, bir iki gün ah vah edip, sonra tam unuturken yeniden sarsıldığımız bir dönem.
Peki ne yapacağız, insanlar, canlılar yok edilirken, bizim sorumluluğumuz ne, biz ne yapabiliriz? Bana bu ara bu soru çok sorulur oldu, benim cevabım ise şöyle;
Öncelikle acının yok sayılması doğru olmaz. Her can kıymetlidir, her ölüm zamansızdır, yıkıcıdır. Acı ve korku toplumsal olaylara bağlı ölümlerde doğaldır. Bu işin dünyasal yönüdür.
Diğer yandan, hiç kimse kendi istemeden ölmez. Her ölen tam uygun zamanındadır. Her giden canın büyük planda bizim bilemediğimiz bir nedeni vardır. Yaşarken bizler her zaman bunu bilemesek bile mutlaka bir şeye vesile oluyordur.
Bizler dualite (ikilik) gezegeninde yaşıyoruz. Yani her şeyin zıddıyla anlaşılır olduğu fiziksel dünyada yaşıyoruz. Ölüm var çünkü doğum var. Ölüm dünyadan kalksa, doğumda olmaz. Bunu anlamalıyız.
Tüm bunların ötesinde, zıtlıklara ihtiyaç duyulmayan her şeyin TEK olduğu bir alan var. Ermişlerin dediği alan bu. Fakat dünya yaşamındayken kimse, sürekli bu TEKİLLİK alanında olamaz, yaşanan gezegenin kuralları var. Yani ölüm var. Şekilleri bazen bize ansızın gibi görünse de, her şekil acı verse de, ölüm dünyanın gerçeği.
Birde şunu hep aklımızda tutalım; “Hiçbir şey göründüğü gibi değildir”. Bu çok önemli bir bilgidir. Dünya sahnesinde bizler bir konuda ah vah ederken, o olayın arkasında başka şeyler olur ve bunu göremeyiz. Bilmediğimiz o kadar çok şey var ki, göremeyiz.
Toplumsal olaylarda olanda budur. İnsanların hayatı hiçe sayılır, büyük bir korku ve panik yaratılır. Bu günlerde üretilen büyük miktarda korku enerjisi, birilerinin işine yarar. Amaçları sadece ‘korku enerjisini’ arttırmaktır ve bunu başarırlar. Korku ve geleceğe dair yılgınlık. Bu onların işine yarar.
O zaman ne yapalım; olanları görelim, yok saymayalım. Bununla birlikte bizim korku enerjimiz iyi insanlara, dünyaya fayda sağlamaz. Bu nedenle her ne olursa olsun, fiziksel dünyada yapabileceklerimizi fiziksel olarak yapıp, sonrasında olduğu kadar zihnimizi olumluda tutalım. Genelin tavrına abartılı bir şekilde günlerce katılmayalım.
Yani burada yaşarken yapabileceklerimiz varsa yapıp ve sonrasında zihnimizi uzun süre olumsuzda tutmamak çok önemli.
Daha sonra nedenini yazacağım ama kısaca şöyle; Evren, yaratılış; bizim sadece enerjilerimizi görür. O işlem yaparken sadece frekanslarımıza göre bizi o işin içine katar. Korku, düşük frekanslı bir enerjidir. Uzun süre korkuda kalmak, sadece zarardır.
Netice; Yapmamız gerekenleri yapalım ve her ne olursa olsun zihinlerimizi temiz tutalım.
http://haber999.com/kose-yazisi/74/toplumsal-olaylar-ve-korku-enerjisi.html