Bazen insanın içinde de şiddetli yağmurlar olur, seller gelir, fırtına tüm bedeni dolaşır, her yer karanlıktır. Etrafta tutunacak sağlam bir dal yoktur. Ne kadar ağlasan bağırsan da bu afetin içindesindir. Debelenirsin, rüzgarla savrulur, yağmurla akarsın, hatta sele kapılır, her duvara çarparsın.
Ama her fırtına mutlaka diner.
Fırtına bittiğinde perişansındır. Yerden kalkacak halin yoktur.
Ama hayat bir şekilde hep kendinden yanadır. Yani ne yaşanırsa yaşansın yaşamı destekler. Farkında bile olmadan birden kalkarsın. Yırtılmış elbiseni, ıslanmış saçlarını düzeltir, belki çıplak ayaklarına bakarsın.
Ve yaşarsın. Çünkü hayat kendinden yanadır.
Aslında bir anlamda tüm o fırtına belki de, sadece arınman, temizlenmen içindir. Ne bileceksin kimbilir kaç yılın, kaç asırın tortuları içinde birikmiştir.
Hayat güzellikten yanadır. Ve senin de temizlenip güzelleşmeni ister.
Ve hayat, hafiflemeni, ağırlıklarını bırakmanı ister. Belki de o yüzden seni bir anlamda fırtınaya salar. Sırf temizlen diye.
Ve hayat, her zaman her şeyi senin iyiliğin için yapar, o yüzden ona kızgın küskün olduğunda ne olduğunu anlamaz. Bilakis teşekkür etmeni bekler. Çünkü seni ağır yüklerden kurtarmak istemiştir.
Hayat, hayatın içinde olanı sever. Ama kendince sever.
O yüzden her şey bittiğinde, ilk anda kalkarken şaşkın olsan bile, bir iki adım attıktan sonra tekrar mutlu umutlu olmanı ister.
“Olanı bırak, geleceğe çok takılma, burada benimle yaşa” der. Çünkü hayat buradadır, sen buradasındır ve sen aslında hayatın bir parçası, kolu bacağısındır.
Hayat kendinden yanadır. Hayat kendinin parçası olan senden yanadır.
Hayat güzellikten yanadır.
Yani hayatındaki fırtınalar dinince uzatma, dırdırlanma, gülümseyerek kalk ve yine yürü.
Sadece devam et.
Çok güzel anlatmışsınız yüreğinize sağlık:) Evet hayat bizi zaman zaman kendinize getirmek, arındırmak için hırpalar böyle. Ama bazen çok acımasızca hırpalıyor. Bu kadar hırpalamasa da anlayabilir belki insan.
BeğenLiked by 1 kişi
Sanırım insan sürekli bir şeyleri sahiplenmek, değişimlere direnmek istiyor, her şey bildiğimiz gibi olsun istiyoruz. Oysa hayat, hep akıyor, sabit yok, hiçbir şey senin değil, sadece seninleyken tadını çıkar, gideceği zaman zorlama diyor.
Biz direndikçe biraz fazla hırpalıyor, evet haklısınız 🙂 Mesnevi’de Mevlana şöyle bir şey diyordu, tam hatırımda değil ama olduğu kadar: “Halıcı halıyı sopa ile döverken amacı kirini almaktır, halıyı dövmek değil. O’da sizin gönlünüzdeki kiri almak için, size zorluk verir, yormak üzmek için değil.”
Hepimizin düşünsel, maddesel bağımlılıklarımız var ve onları bırakamıyoruz. Yorumunuz için teşekkür ederim Aylin hanım, sevgiler.
BeğenLiked by 1 kişi
“Ve hayat, hafiflemeni, ağırlıklarını bırakmanı ister. Belki de o yüzden seni bir anlamda fırtınaya salar. Sırf temizlen diye.”
Neler istifliyoruz gönlümüzün odacıklarına, neler birikiyor orada… Çok sevdim bu yazıyı, ben oradan hiç bakmamıştım çünkü.
BeğenLiked by 1 kişi
Beğenmenize sevindim😊 teşekkür ederim.
BeğenBeğen