Ben ve O..28

Ben: Bu iki gündür biraz kızgınım kendime..

O: Hangi kendine?

Ben: Bilmiyorum onun hangi kendim olduğunu, içimde biri, bir diğerine kızıyor. İşin tuhaf olanı ne biliyor musun? İçimde merkezime yakın alanda biri, bu oyuna gülüyor. O sakin ve emin. Çatışma içindeki benleri sessizce izliyor. Sanki, oyun oynayan çocukları sessizce izleyen biri gibi.

O: İçinde çatışanlar sana ne diyorlar, yada biri diğerine ne diye kızıyor?

Ben: Konu çok derin, sanki içimde iki ayrı alanda çatışma var. Kavganın birinde bir parça, beni beğenmiyor ve sürekli azarlıyor. Beni çirkin buluyor, sevilmeyi hak etmediğimi söylüyor. Diğer taraftaki parçam ise, beni beğenmeyen tarafıma hiç bakmıyor. Onun yanlış düşündüğünü biliyor ve sürekli önümde diz çöküp benden özür diliyor. Ortada sessizce duran BEN ise, güzel olduğunu, sevilen olduğunu biliyor. Bu nedenle daha vakur, sakin. O tam istediği bedende olduğunun farkında. Durum biraz karışık sanki.. nasıl anlatayım bilmiyorum.

O: Yine de biraz daha anlat..

Ben: Üzgün olan, ağlama hissi olan parçam, beni beğenmeyen parçanın etkisinde kalıyor, ona inanıyor ve durumu toparlamak için onaylanmak istiyor. Sürekli güzel olduğunun ve sevildiğinin onayını istiyor. Bu onay isteyen parçamın yaptığı çok saçma, sürekli her şekilde sevildiğini bilmek istiyor. Bu beni zora sokuyor. Sanki ben, başkasından sevgi ve onay bekliyor gibi oluyorum. Bu doğru değil. Benim, sadece kendimi sevmeye ihtiyacım var. O anlamıyor, o yüzden sevilmek ve beğenilmek isteyen parçama bende kızıyorum. Onun bir daha konuşmasına bile izin vermek istemiyorum. O susacak, beğeni ve sevginin önce bende başladığını anlayacak.

O: Susmazsa ne yapacaksın?

Ben: O, beni dinleyecek. Kesin dinleyecek..

O: Ya dinlemezse ne yaparsın?

Ben: Bilmiyorum, bunu yaparsa ne hali varsa görsün artık, kendi bilir, bunu yaparsa bir daha bana dert falan anlatmasın, ona sağır olurum.

O: Onu biraz anlamaya çalışsan, biraz şefkat versen, istediklerini versen, belki rahatlar. Ne dersin?

Ben: Hayır bunu yapmayacağım, ona üzülüyorum, acıyorum bazen ve yinede bunu yapmayacağım, o artık görsün ve kendi anlasın. Yeter artık, sorunu varsa kendi büyüsün ve bunu çözsün.

O: Yoksa o bir çocuk mu? O sevilmediğini hisseden, beğenilmek isteyen senin çocuk halin mi? Bu olabilir mi? Bir bak..

Ben: Evet, sanırım, o sevgi dilenen, onaylanmak isteyen, o bir çocuk..

O: Peki o zaman, bir çocuk, sence bunu çözebilir mi? Çocuklar, bazı konularda desteğe ihtiyaç duyarlar, bunu bilirsin..

Ben: Haklısın, o vakit bunu ona ben öğretmeliyim.

O: Bu gerekebilir..

Ben: Hımm..

O: Peki onları izleyen, ortaya yakın alan ne diyor?

Ben: O susuyor. Sanırım o sorun görmüyor. Aslında onun bu hali de beni çıldırtıyor. Her şey yolunda sanıyor. O hiç aldırmıyor. Beni ciddiye bile almıyor.

O: Şimdi bunu diyen kim? ‘Beni ciddiye almıyor’ diyen kim?

Ben: Hımm, sanırım onu diyen çocuk, dikkat çekmek istiyor gariban.

O: Unutma o çocuk, istediklerini alamazsa, tabi ki dikkat çekmek için her şeyi yapar, ortalığı kırıp dökebilir. Bu onun hakkı, o bir çocuksa, istediğini alırsa rahat eder.

Ben: Evet ama, bir çocuğun her istediği yapılmaz, verilmez.

O: Neden ki, istedikleri saçma değil ki, sevgi istiyor, güzel olduğunu bilmek istiyor. Bunun neresi saçma, tam tersine hak ettiğini istiyor. O haklı.. Zaten haksız olduğunu düşündüğün bir şey olursa, bunu o çocuğa sadece sen anlatabilirsin, farkında mısın?

Ben: Bakarım..

O: Ortaya yakın duran halin, şimdiki hal mi? Bir bak ona, o kim, nasıl görünüyor?

Ben: Aslında, o çok hoş, sevgi dolu, iyi biri, bir defa güzell, yaşsız ve zamansız güzel o.. O bekliyor, bunu bizim halletmemizi bekliyor, karışmıyor bu gürültüye.

O: Onu güzel bulduğunu söylerken, hangi kendinden konuştun?

Ben: O çocuk ve sanki, onun biraz daha ergen hali.. zaten sanki, merkeze yakın durandan ve onun ne muhteşem olduğunu gördüğünden, diğeri adına ondan özür dileyen, o ergen sanki.. O ergen görüyor. O ergen, gördüğü halin, bulunmak istediği tek beden olduğunu, arzulayabileceği tek hal olduğunu biliyor. Her ayrıntısı ile, hayalini kurduğu, arzuladığı tek hal olduğunu biliyor. Ona hayran ve ne tuhaf, onu kendinden ayrıştırıyor. Bu aradaki ergen, çok ilginç, çocuk ile, merkezdekini, çocuğa kızanı ve tabi kendini hepsini ayrıştırıyor. Onun problemi bu, o hepsini görüyor, duyuyor ve anlamıyor. Bu ergen çok tuhaf, artık büyüyorsun, bu ikisini ve kendini tümlesene ve ama nerdeee.. Çünkü anlamıyor. Onun sorunu bu, verilere hakim ve anlamıyor. Ayrı duranlardan anlamlı bütün oluşturmayı bilmiyor. Parçadan bütün oluşturmayı öğrenmeli. Tamam bu ergenin sorunu belli, o sorumluluk alıp, parçalardan istediğini oluşturmayı öğrenememiş. Güzell.. Ergen olan, istediklerini, istediği parçalardan bütünlemeyi, oluşturmayı ve oluşturmanın sorumluluğunu almayı öğrenememiş. Ergen, çocuğun sevilme ve beğenilme arzusunu taşıyor ve sorumluluk alıp, bir şey oluşturursa, çıkan ürünün herkesi memnun etmeyeceğinden korkmuş. Herkesi memnun etmezse, sevilmez diye düşünüyor, onaylanmak için sevilmesi gerekir, bunun içinde sorumluluk alıp bir iş çıkarmamalı. Neden çünkü, oluşan ürün her zaman bazıları tarafından sevilir, bazısı beğenmez. Bu ergen, hiç sorumlu olmayıp, beğenilmeme riskini almak istememiş. Çok ilginç.. Yani YAP ve yaptığının SORUMLULUĞUNU AL. Bu onda yok.

Çocuğun durumu belki ondan daha iyi, çocuk daha masum bir hal. Çünkü çocuk henüz tam görmüyor ve tam duymuyor hepsini. Diğer parçaların farkında değil. O hem görmüyor hem bilmiyor hem anlamıyor. O sadece isteklerini arzularını biliyor ve bunlar olsun istiyor.

Bu ergen, hiçbir şeyin farkında değil. İlginç olan ise farkında olduğunu, bildiğini sanıyor. Çocuğa, onu beğenmeyene ve merkeze yakın durana ve kendine tamamen yabancı. Hepsini ayrı görüyor, ee tamam ayrıysalar sana ne değil mi?. Bu ergenin sorunu şu? Hepsini ayrı kabul ediyor ve bu ayrı olanların hepsini kontrol etmeye çalışıyor. Onların sorunlarını yüklerini kendi üzerinde görüyor. Sorumluluk almayıp, bir şey almış olmak için sorunlarını almış. Oysa, onlar sen değilsen, sana ne onlardan? Aradan çıksana, belki hallederler. Evet ergende bir sorun oluşmuş ve çözümü sorumluluk almadan kontrol etmeye çalışmakta bulmuş. Ve tabi haklı olarak, herkesi kontrol edememiş, bu ergen herkesin duygusunu yüklenmiş, hayatının sorumluluğunu almamış ve bunun yerine duyguları alarak bu durumu belli etmemeye çalışmış. Bu durumda etrafına bakmış ve kendi olarak görmediklerinin sorunlarını, duygularını yüklenmeye çalışmış. Düşünsene, sürekli eleştirip beğenmeyeni görüyor ve duyuyor ve artık alan kontrolünden çoktan çıktığı için, alandakilerin duygularının telafisini üzerine almış. Biri diğerini beğenmiyor yada sevmiyorsa, sen onlardan ayrı isen sana ne değil mi?

Yok bu ergen illa kontrol edecek, çok ilginç, yavrum benim, bu ergen çok yorulmuş, stres yüklenmiş. Oysa sen bir ergensin keyfine baksana. Ergenin bir genç kız olduğunu, bunları yüklenmemesi gerektiğini anlaması gerekli. O en keyifli dönemde, bir dönüşüm aşamasında, bir tohumun tomurcuk hali ve o gül olanın güzelliğini görüyor. O kendi tomurcuğunu görmeli ve bunun tadını çıkarmaya başlamalı. Güzell.. Kızım eğlensene yahuu.. Güzelliklerini göster, zaten görüyorlar ve sen bunları saklama, al artık. Övgüleri al, çünkü hak etmişsin. Bunu anlayabilir misin? Güzel bir ergen o, bunun farkında ve bunu bastırıyor. Güle gidiş halini anlarsa, kendi halini görürse, tomurcuk hali rahat gelişecek. O ne yapmış, habire bastırmış, tomurcuk olarak kalsın diye. Gül olursan sorumluluk artar. Oysa şunu unutmuş, bir tomurcuk ya gül olur ya o halde kurur. Bunu zorlayamazsın, bu doğal olması gereken döngüdür.

O: Önemli bir hikaye içindeyiz farkında mısın?

Ben: Evet ya, olaylar çok ilginç bir hal aldı. Nasıl yapmalıyım?

O: Bilmem bir dene, hepsini bir yuvarlak masa etrafında topla, bakalım ne olabilir?

Ben: Bu bir hikaye, durr, ben onlara birbirini göstereyim ve BEN oturumun başkanlığını yapayım. Ve aslında sorumluluklarını alayım. Ergen görsün ve öğrensin sorumluluk alma hali nedir? O masada çocuğa ilgi, şefkat göstereyim, güzelliğini öveyim, çünkü o zaten güzel bir çocuk. Ve o çocuğun ben’le arası artık iyi. Çocuk aslında, ergeni aşamamış sanki. Ergende çocuğun duygularını fazla almış.

O: Ve sonuncusu seni sürekli eleştiren beğenmeyen kusur bulan, farkında mısın o zaten sen değil. O negatif ucun hep orada kalmayı seçen bir parçası, oysa döngü sürekli döner, sabit kalmaz. O negatif parça, senide yanına indirmeye çalışmış olabilir. Oysa doğal döngü içinde, kısımlar birbirini bazen bastırıp bazen desteklese de, döngü devam eder. Hal sabit kalmaz.

Ben: Bu zor bir süreç sanki..

O: Önemli olduğu doğruda, zor olmayabilir. Yalnız şu kesin, kendin hakkında daima destekleyici döngüde olmalısın, yıkıcı döngün sadece aşrılaşmış sen olmayan için olmalı. Eğlenceli bir süreç olabilir.

Ben: Olabilir..

O: Kolay gelsin..

Ben: Kolay gelsin..

9-1

 

 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s