Bundan sanırım 4 – 5 yıl önceydi benim için çok önemli iki deneyim yaşamıştım veya iki önemli ders belki. O zaman öylesine geçmiştim bu 2 konuyu. Gerçi tam ne olduğunu bilemesem de, bu 2 dersin önemli olduğunu anlamıştım.
Birisi şöyleydi.. kafamda bir istek belirmişti ‘haydi bakalım dileğim olacak mı?’ gibisinden, isteğime bir şekil şemal giydirdim. Şu şekilde olacak, şu zaman gibi detaylandırdım. Ve o dediğim anda bunu göremedim. Aynı gün tam bundan umudumu kesmişken veya konuyu zihnimden bırakmışken, istediğim şey benim sınırlı zihnimin çizdiği şekilde değil de, düşündüğümden de güzel bir şekilde oldu. Nasıl şaşırdım ve şunu anladım ‘Sen isteğini kalben iste ve bu isteğin hakkında hayırlı ise, nasıl ne şekildesini yüce akla bırak’. Bunu çok bariz yaşadım ve unuttum sonra tabii. Yani isteyelim ve zihnimizi o işle daha fazla dolandırmayalım, oluru varsa olur zaten.
İkinci deneyim ise, yine aynı gezide bir kaç gün sonrasında Meryem Ana’ dan dönerken oldu. İçim dedi ki ‘tamam güzel de ben öyle çok bir şey hissetmedim burada. Meryem Ana’nın olduğu bölgenin enerjisi, kalp bölgesini çok etkiliyor ve açıyor dediler. Oysa ben bir şey hissedemedim. Kalbim kapalı benim herhalde’ dedim ve hissedeyim istedim. Oradan yokuş aşağı inerken şöyle bir şey oldu, arabanın camları açık, yaz günü, camdan hızlıca çok büyük bir şey, uçarak içeri girdi ve tak diye benim tam kalp bölgeme öyle bir vuruş yaptı ki, hani bir sarsıldım önce.. Bana arı gibi geldi ve ne olduğunu anlamadan hızla camdan çıktı. Ben şaşkın yanımdakilere sordum ‘gördünüz mü arıyı’ kimse o büyüklükte arıyı (sanırım arı) görmemişti. Bu bir uyarıydı sanki ‘Kalp işte, istersen açık istersen kapalı olur, oluru sana bağlı’..
Netice gerçekten temiz niyetle istenince ve hakkımızda hayırlıysa ve zamanı tamamsa, oluyor olacak olanlar.. Kalplerimizi ferah tutalım yanii..