Tedavi almak için kliniğe gelen hastalardan biri küçük bir kavanozda köyünden yoğurt mayası getirmiş, şaşırdım ama çok hoşuma gitti çünkü samimi bir hareketti, teşekkür edip aldım.
Akşam telefonda konuşurken babama bunu anlatınca dedi ki: Yunus Emre’nin Hacı Bektaş’ın yanına giderken boş gitmek olmaz diye alıç götürdüğü hikayeyi bilir misin? Bilmiyordum, babam da anlattı:
“Yunus, kıtlık olduğu bir yıl pek bunalmış, Kırşehir’e yakın Suluca Karahöyük’de Hacı Bektaş Sultan derler bir pir olduğunu, kendisine gelenlere buğday verdiğini duymuş ve gitmiş.
Köye yaklaşınca durmuş: “Boş giden boş çıkar derler, ne götürsem?” Bunun üzerine etrafına bakıp dağlardan alıç toplamış, öküzündeki heybelere doldurup, dergaha gitmiş.
Hacı Bektaş’a Yunus’un geldiğini ve alıç getirdiğini söylemişler. Yunus’un bu davranışı, Hacı Bektaş’ın pek hoşuna gitmiş ve bir dervişle ona haber yollamış:
“Sor bakalım, buğday mı ister, himmet mi?”
Yunus: “Ben himmeti ne yapayım, bana buğday lazım” der.
Hacı Bektaş: “O zaman heybesinin aldığı kadar buğday doldurun” der ve Yunus yola düşer.
Yolda, “Ben ne yaptım? Himmet alsaydım, buğdayı da bulurdum” diye düşünür ve geri dönüp “Buğdayları boşaltsınlar, bana himmet verin” der.
Hacı Bektaş: “O geçti artık, o ihsanın anahtarını Tapduk Emre’ye verdik, git nasibini Tapduk’dan al” der.
Ve netice Yunus, Tapduk Emre’ye gidip derviş olur. Kırk yıl hizmet eder, tekkesine odun taşır.
(Hikayenin anlatıldığı kaynak kitap: Yunus Emre – Abdülbaki Gölpınarlı)
Covid salgınından dolayı bir aydır göremediğim babama sevgi ve sagımla ❤
BeğenLiked by 4 people
Ben de saygılarımı sunarım. Ne güzel bir hikayeymiş..
BeğenLiked by 1 kişi
🙏💖
BeğenLiked by 1 kişi