Tıp fakültesinde okurken, adını duyduğum an, en şaşırdığım hücrelerdi Natural Kıller hücreleri, yani doğal öldürücü, katil hücreler..Bunlar bir çeşit savunma hücresi, lenfosit. Kandaki savunma hücrelerinin %5-15’ni oluşturuyor. Bunlar farklı yabancı gördüğü hücrelere(virüsler, kanser hücresi gibi hücrelere) anında sorgusuz sualsiz dalıyor, özelleşmemiş savunma hücresi. Bir çeşit psikopat yanii.. Vee ben bu hücre değilim, bununla birlikte içimde bu hücrenin olduğunu biliyorum.
İçimde hepatositler var, karaciğer hücresi..nasıl çalışkanlar, ben hepatositi de kapsıyorum ve o değilim.
İçimde eritrositler(alyuvar) var, benim şu anda üzerinde çalıştığım hücreler, çok severim kendilerini ve ben eritrosit değilim ve onu kapsıyorum.
Ben bu hücrelerin hiçbiri değilim ve hepsini kapsıyorum. Hepsinin huyu, suyu, rengi, iş yapışı farklı ve ben hiçbiri gibi iş yapmıyorum.
Çok sevdiğim alyuvar 120 gün yaşıyor, trombosit 9 gün yaşıyor..bunları kapsıyorum ve ben onların ömürleri değilim.
Öğrenciliğimde diğer bir şaşırdığım bilgi de vucutta hücre apopitozisi denen terimin varlığıydı. Yani bu şu demekti, hücrenin dışardan anlaşılmayan bir nedenle kendini imha etmesi, intiharı..Ben bunun olasılığını da biliyorum ve ben bu da değilim..
Daha simbiyotik yaşadıklarımıza, biz olmayanlara hiç girmiyorum. Vee bunların hepsini kapsayana ‘Aydek’ yani ‘ben’ diyorum..
Tüm bunlar, bu hücreler bir o kadar karmaşık ve bizim insanlık hallerimize benziyor sanki..bizim içimizde de psikopat Natural kıller olanımız var, normal lenfosit var, alyuvar, akyuvar vs vs var..
Natural Kıller’larıma rağmen, apopitozis yapan hücrelerime rağmen, hiçte fena bir insan olmayan ‘Aydek’e dönüştüysem, bizim bütünümüzden ne güzellikler oluşuyor kim bilir..
Konu çok derinde, bana bu günlük bu kadarı yeter..İlerleyemeyeceğim şimdi, bi dahaki sefere belki..