Ataletle, harekete geçmek arasında ince bir çizgi varmış. Önceden bilememişim, sınırları çok keskin sanmışım. Ve o sınırları aşmayı düşünmemişim bile..ne komik..
Şimdi anladım ki, sınır çok ince, istersen anında geçersin harekete.
Nerden mi biliyorum, tabiki.. tecrübeyle..
Şöyle ki, şimdi bir şey yapmayı isteyince, zihnim bir şekilde sabahtan başlıyor “yok, olmaz, bu uymaz sana, bu saatte nasıl gideceksin, araban da yok nasıl dönersin,vazgeç”..
Birde şöylesi zihin konuşmalarım var, bu daha ayartıcı bana “ya Aydek canım, şurda mis gibi evde oturmak varken nereye gideceksin, hem sen gündüzü seversin, sıcak çayın şalın kitabın varken nereye “..
Bende o an olansa şöyle, bu konuşmalar sürekli geçiyor, farkındayım..ilk anda kapılsam biliyorum ki yapmayacağım o şeyi. Bense hissediyorum ve kapılmıyorum onlara bir biçimde. .İçimde nasıl olduğunu bilmiyorum bir güven ve teslimiyet oluştu, benden yüceye..İşte ona güvenle, izliyorum ve yorum yapıp desteklemiyorum bu düşünceleri, önceki gibi takılmıyorum yani. .Aslında o düşünceler hep var orda biliyorum. Sanki o an Aydek olan ben ve onu gözleyen ben..iki kişiyim ben.. Zihnimdeki o kadar ayartıcıdan sonra gitmem, yapmam sanıyor, Aydek olan ben ve zihnim konu halloldu diyor, rahat yani.. Gözleyen ben, o güven içinde, zihnimden geçenlerin farkında ve takılmıyor onlara. Vee yapmam gereken şeyin zamanı geldiğinde, bende şaşırıyorum olana.. (çünkü bilmiyorum gün boyu, hangisinin dediği olacak) o an doğal bir biçimde ve sevgiyle çıkıyorum yola ve yapıyorum bir biçimde..Neticede bu kadar kolaymış her şey, boşuna yorulmuşum bunca sene. .