İYİ BİR ŞEYLER- kısım 1

Emine iki çocuğunu da uyutup yatağa uzandı. Gözyaşlarına engel olmaya çalışıyordu ama yaşlar kendiliğinden akıyordu. Kocasına baktı, çoktan uyumuştu, çocuklar da uykudaydı. Başını yastığa bastırıp sessizce ağladı. Sabah olduğunda uyumamıştı ama artık gözleri kuruydu. Doğan günün karanlığında kalkıp çocuklarına baktı ve yola koyuldu. Kocası o gün yine evdeydi.

Odadan çıkınca avluda kaynanasını gördü, ocağın ateşini yakıyordu. Başıyla selam verip sabahın karanlığında koşarak, gelen ilk otobüse bindi. Şansına boş yer bulup oturdu, yüzünün masumluğunda oluşan gülümsemeyle başını cama yasladı; “Bugün şanslıyım” dedi.

Dün geceyi düşündü, dün gece ve diğer dün geceler, hepsi aynıydı. Sanki uzun zamandır aynı çemberin içindeydi, günler sürüklenerek geçiyor, kalbi her gün biraz daha kararıyordu. İçinde güzel şeyler azalıp her gün biraz daha umutsuzluğa düşüyor, çocuklarıyla bile ilgilenecek vakti olmuyordu. Bunda bir yanlışlık olmalıydı ama neydi?

Emine on altı yaşında evlenip köyünden bu şehre gelmişti. “Evleneceksin” demişler, evlenmişti. Zaten sonrası peş peşe devam etti.

Kocası Hasan sessiz, sakin bir adamdı. Yüzünde genç yaşına rağmen uykuda bile silinmeyen, derin bir acı ifadesiyle dolaşırdı. Emine o ifadenin nasıl yerleştiğini geçen altı yıl içinde anlamıştı. Hasan hiç gülmezdi, kötü bir adam değildi ama bebeleri doğduğunda bile gülmemişti. Sanki Allah yaratırken ona gülme programı koymamıştı.

Evlendikten sonra diğer aile üyeleri gibi, büyük avluya bakan odalardan birinde yaşamaya başladılar. Kalabalık aile içinde Emine’nin küçük gelin olarak boş kalmasına izin yoktu. Zaten arka arkaya gelen iki bebekten sonra, bu normal hale gelmişti.

Ailenin diğer erkekleri gibi Hasan da inşaat işlerinde çalışıp onları geçindiriyordu. Geçen yıl Emine ikinci bebeğini doğurduğu sıralarda eşi rahatsızlanmış, işe gidemez olmuştu. Emine bebeği doğduktan kırk gün sonra temizlik işlerine gitmeye başlamıştı. Tek yapabileceği iş temizlik olduğu için kaynanası onu bir şirkete yazdırmıştı. Lohusa haliyle, küçük bebeğini bırakıp gitmek başta zor gelse de, zamanla alışmıştı, para kazanması gerekiyordu.

Hasanların ailesinde beş kardeşin hepsinin ortak bütçeye para katması gerekiyordu. Her kazanılan paranın yarısını ortak harcamalar için annelerine verirler, kalanıyla da kendi küçük ailelerinin işlerini hallederlerdi. Anneleri otoriter bir kadındı, kimse onun sözünden çıkamazdı. Yıllar önce kaybettiği kocasının yerine tüm aileyi o idare ediyordu.

* * *

Emine son beş aydır haftada iki gün Dudu hanıma temizliğe gidiyordu. Ona gittiği günler içini tarifsiz bir huzur kaplıyor, iş bile hafifliyordu. Bu huzurlu heyecanı çocukluğundan bilirdi. Köy okuluna yeni başlayan genç öğretmen hanım onlar için bir sürü resim defteri ve boya getirmişti. O zamana kadar hiç resim yapmayan Emine, kağıtla boya kalemini birleştirince sanki eli devreden çıkmış, renkler kendiliğinden kağıda dökülmüştü. Emine o anı hep bir büyü gibi hatırlardı, hissettiği müthiş bir coşkuydu. Yılın sonunda tayini çıkan öğretmeni, gitmeden Emine’yi yanına çağırıp, “Çizmeye, boyamaya devam et, çok yeteneklisin, sakın bırakma” demişti. Genç öğretmeni bir de her rengin bir ruhu olduğunu anlatmıştı ama konuşmanın detaylarını o heyecanla aklında tutamamıştı. Elini öpüp çıkarken, öğretmeni bir koli dolusu renkli boya ve çizim defteri vermişti. Valizini alıp çıkan öğretmenini, kolisiyle takip etti.

Genç öğretmen otobüse binmeden, her gördüğünde renklerine hayranlıkla baktığı fularını çıkarıp, onun boynuna dolamış, “Gökkuşağı gibi bu fuları her gördüğünde çizmeyi hatırla ve cesur ol” demişti.

O yaz bir süre daha gizlice resim yapmaya devam etmiş ama annesi kızıp boya kalemlerini ve defterlerini ateşe attıktan sonra hepsi bitmişti. Allahtan fularını kimseye göstermeyip, bir sır gibi saklamıştı, yoksa annesi onu da atabilirdi. Sonrasında boyaları için günlerce ağladığını hatırlıyordu. Öğretmeninden geriye kalan boyun bağını evleninceye kadar her gece gizlice sevmişti. Özenle saklayıp, çeyiziyle beraber getirmişti ama bir daha bakmamıştı. Şimdi kim bilir neredeydi?

* * *

        (Devam edecek- kısa öykü- deneme)

Aydek S Özdemir

15 thoughts on “İYİ BİR ŞEYLER- kısım 1

  1. Hola! Öncelikle bu üretme isteğinizi kutluyorum. Tebrikler! Eleştiri gibi değilde bir beklenti tavsiyesinde bulunmak istiyorum. Bazen yazarı sessize alarakta yazar mısın? 🙂 Yani direk hikayenin içindekilerin sesinden bende merak ediyorum. Ne olacağını! Sevgiler.

    Liked by 1 kişi

özge zeyneb için bir cevap yazın Cevabı iptal et